Bulunduğunuz Kategori: 2007
“Ailemi paramparça eden bir devrime ayak uydurmayı başarmış, bir savaştan sağ çıkmıştım ve şimdi uyduruk bir aşk hikayesi sonum olacaktı.” - PERSEPOLİS
Her sene yüzlerce film çekiliyor. Kimisi çok izleniyor, kimisi silinip gidiyor ve zaman kaybı olarak görülüyor. O kadar çok film ismi duyuyoruz ki hangisini izleyeceğimiz karar vermek büyük sorun yaratıyor. Haliyle filmlere karşı da ön yargılarımız oluştu.
Bahsedeceğim film animasyon fakat çocukların izleyeceği türden değil. Yani hemen animasyon diye yüz çevirmeyin. Bu tam anlamıyla yetişkinler için bir film. Animasyonu çocuk tarzı olarak görenlere büyük bir cevap niteliğinde.
“Ölmenin binbir çeşit yolu var. Ama önemli olan yaşamanın yolunu bulmak.” - The Brave One
Kendi adalet sistemini kendin kur.. Bu mantık ile birçok intikam filmi çekildi. Çok azı “vay be güzelmiş..” dedirtti. Bana göre bu filmde onlar arasında rahatlıkla yerini alır. Sanırım Jodie Foster ve Terrence Howard‘ın bunda etkisi çok fazla. :)
Erica Bain, sokağı radyoya taşıyan bir radyo programcısıdır.. Herkesin kendi aleminde olduğu bir şehirde, sokaktaki hikayeleri derleyerek dinleyicileriyle paylaşmaktadır. Bir akşam erkek arkadaşıyla, köpeklerini gezdirirken saldırıya uğrarlar ve erkek arkadaşını kaybeder. Biranda hayatı altüst olmuştur ve kendini bir süre eve kapatır. Fakat yaşadığı şeyler zamanla kendisi değiştirecek ve bambaşka birisi haline gelecektir. Kendilerine saldıran kişiler yakalandı mı? Bir gelişme var mı diye devamlı karakola gider fakat ne yazık ki her zaman eli boş döner.
Kimseye Söyleme - Tell No One
François Cluzet.. Yabancı gelmiyor ama kimdi bu adam, hangi filmlerini izledim ben diye düşündüm durdum film boyunca. En sonunda oynadığı filmlere bakınca “Intouchables – Can Dostum” filmini anında kestirdim gözüme. Hatırlamıştım çok çok iyi bir filmdi ve bu filmde de rolünün hakkını vermiş doğrusu.
Sanırım Cluzet sayesinde Fransız filmlerine merak sarmaya başlayacağım.. :)) Film, Harlan Coben‘in 2001 yılında yayınlanan ve 27 dilde 6 milyona yakın kopyası basılan “Tell No One” adlı romanının, başarılı yönetmen ve oyuncu olan Guillaume Canet tarafından sinemaya aktarılmıştır. Filmi izlemeye başladığınız zaman ilk 1 saat sizi acayip sıkacak ve olayları anlamadığınız gibi “Ne oluyor yahu ne yapıyor bu adamlar” diye düşüncelere dalacaksınız. Tam kapatacakken bir anda olaylar daha da heyecanlı oluyor ve sanki ilk 1 saat sizi sıkan bu film değilmiş gibi sizi filme bağlıyor.
Siz de insanların hayatları ile kumar oynamamalısınız.
Serinin son filmini de izlemiş bulunuyorum. Bu üçlemenin en çok sevdiğim yanı ana kadroyu koruması birde bunlar yetmiyor muş gibi her filmde usta oyuncuları da kadroya davet etmeler. Ocean’s Eleven filminde Julia Roberts, Ocean’s Twelve filminde Bruce Wills kadroya dahil olurken son filmde ise Al Pacino dahil oluyor ekibe.
Ayrıca ana konu itibari ile soygun filmler olmasına rağmen ilk filmde eski eşini geri kazanmak ve onunla birlikte olan Terry Benedict‘i devirmek. İkinci filmde ise başlarına aldıkları beladan kurtulmaları için bir araya geliyorlar.
Son filmimizde ise ön plana bu kez dostluk, arkadaşlık çıkıyor. Willy Bank(Al Pacino), acımasız ve hırslı bir kumarhane sahibidir. Bank, ekip içinde önemli bir yeri olan Reuben Tishkoff’a akıl almaz bir oyun oynayarak elindekileri alır. Reuben buna daha fazla dayanamaz ve hastaneye kaldırılır.
“Bizler eceli ile ölmeye karar verenler, kurşunla ölenlerin şeferine içiyoruz..”
Kabadayı.. Bu filmi bugüne kadar hep parça parça seyretmiştim. Ne başını yakalayabildim filmin ne de sonunu. Bugün ne izlesem? Diye düşünürken birden aklıma düştü ve gece vakti filmi izlemeye karar verdim..
Bu kadar usta isimlerin (Şener Şen, Kenan İmirzalioğlu, İsmail Hacıoğlu, Rasim Öztekin, Süleyman Turan, Ayberk Attila, Dursun Ali Sarıoğlu, Rana Cabbar ve Süleyman Turan) yer aldığı film kötü mü olur? Özellikle Şener Şen ve Kenan İmirzalioğlu’nun oyunculuğu bizi filme bağlıyor.
Bir dönemin meşhur kabadayılarından biri olan Ali Osman artık silahı bırakmış ve o günlere dönmemek üzere yemin etmiştir. Fakat bir gün hiç beklemediği bir anda eskiden aşık olduğu kadının izini bulur ve çok hasta olduğunu öğrenir. Ziyaretine gittiğinde ise onu bambaşka bir durum bekler ve bir oğlunun olduğunu öğrenir.