Bulunduğunuz Kategori: 2000 ve öncesi
“Bir çocuğun ruhu, ruhların içinde en safıdır.” -The Butcher Boy (1997)
Sorunlu bir ailede büyüyen Francis Brady’nin hikayesi The Butcher Boy. İrlanda yapımı bir roman uyarlaması.
Francis’in alkolik, geçmişine fazlasıyla takıntılı bir babası ve psikolojik olarak rahatsız bir annesi vardır. Ev fazlasıyla huzursuz bir ortamdır Francis’in büyümesi için. Annesi ve babası sürekli kavga eder. Annesi ise( Francis’in tabiriyle) sık sık bozulur, tahtaları gevşer. Evin bu huzursuz ortamına rağmen Francis, en yakın arkadaşı Joe ile eğlenmekten hiç geri durmaz. Joe’yla birlikte Bayan Nugent’in elmalarını çalmalarıyla başlar her şey. En azıdan Francis olayların başlangıcına bunu koyar. Bayan Nugent, Francis’in annesiyle sokakta tartışır ve durdurulamayacak bir olaylar silsilesi başlar.
”Maden geleceğimiz olamaz”- October Sky(1999)
Yeraltına, madenlere inerken uçsuz gökyüzüne bakmak, Sputnik’in geçişini izlemek ve başarmaya inanmak.
Batı Virgina, Coalwood.
Tek geçim kaynağı maden ocakları olan ve bütün erkek çocuklarının madenciliğe yönlendirildiği bir kasaba. Bu kasabadaki tek seçeneğin, gerçeğin ortasında üç lise öğrencisi.
“Arkadaşlarımı görünüşlerine, düşmanlarımı zekalarına göre seçerim. Sen benim arkadaşım olmak için fazla akıllısın.”
Gene film izlemeyeli baya zaman geçmişti ve ne izlesem diye düşünürken Twitter’dan “Nuovo Cinema Paradiso” önerisi gelince son günlerde eski filmlere merakım arttığı için başka bir film bakmadan seyretmeye koyuldum.
Film sizi daha ilk dakikalarında içine alabiliyor ve Toto’nun afacanlığı ayrı bir renk katıyor filme. Cinema Paradiso, kasabanın tek eğlencesidir ve salonun tamamı dolu bir şekilde filmleri oynatmaktadır. Toto’nun sinemaya ayrı bir merakı vardır ve sinemanın Makinisti Alfredo ile arkadaş olmaya çabalıyor. Çoğu kez Toto’ya bağırıp çağırsada aslında pek bi babacan insandır Alfredo. Birçok kez Toto’nun yaptıklarının bir şekilde üzerini örterek annesi ile arasının bozulmamasını sağlamıştır. Zamanla Alfredo ve Toto’nun arasında samimi bir bağ oluşur. Alfredo, tüm bildiklerini Toto’ya anlatır ve zamanla sinemaya olan tutkusu daha fazla artmaktadır.
“Silah bendim ama katil ben değildim.” - Murder in the first (1995)
Alcatraz.. 1861 - 1963 yılları arasında Amerika’nın en ünlü hapishanelerinden biriydi. Fakat hapishanenin bu üne kavuşmasının sebebi, mahkumlara yapılan işkencelerdir ve bu hapishaneyi konu alan birçok film yapılmıştır. Bunların arasında bana göre en başarılısı ise bu filmdir. Kevin Bacon, Christian Slater ve Gary Oldman‘ın muhteşem performanslarıyla film daha bir değerli hale geliyor. Özellikle Kevin Bacon karakteri o kadar iyi yansıtmış ki sırf bu oyuncu için bile izlenebilir bu film..
Henri Young, kız kardeşini doyurmak için bir postaneden 5 dolar çalıyor ve yakalanınca Alcatraz’a gönderiliyor. Burada arkadaşlarıyla birlikte kaçma planı yapıyor fakat bir arkadaşının kendini ihbar etmesi ile yakalanarak müdürün isteği ile 3 yıl hücre cezasına çarptırılıyor. Normalde 19 günden fazla burada mahkumların yasal olarak bulunmaması gerekiyor
1987 yapımı vampir filmi “The Lost Boys”
Normalde günümüzde çekilen vampir filmlerini bile pek sevmezken biraz değişiklik olsun dedim ve 87 yapımı “Kayıp Gençler” filmini seyretmeye başladım. Fakat şunu en başta belirtmek gerekiyor ki filmin 87 yapımı olduğunu unutmamak ve günümüz teknolojileri ile karşılaştırmamak gerekiyor.
Ne yalan söyleyeyim filmi izlerken o kadar keyif aldım ki belki bazı şeyler çok sırıtmış olabilir ama dediğim gibi o döneme göre gayet güzel bir film ortaya çıkmış. Hatta film, günümüzde çekilen Alacakaranlık, Vampir günlükleri gibi yapımlara bir ışık olmuş gibi. Nedense seyrederken böyle bir izlenime kapıldım. :)
Anne babası boşanan iki kardeş, anneleriyle birlikte büyük babanın yanına Santa Carla’ya yerleşmişlerdir. Fakat burası “Dünyanın cinayet başkenti” olarak anılan tuhaf bir yer. Çok fazla genç ortadan kayboluyor. Elektrik direklerinde, panolarda kayıp ilanları asılıdır. Kimse neler olduğunu anlamaz ve kaybolan çocuklarla da ilgili herhangi bir iz bulamazlar.