Bugün vizyona girmesiyle birlikte Hobbit’e de veda ettik. Tek kitap olmasına karşın 3’leme olarak çekilen filmin son bölümü de bugün Türkiye’de vizyona girdi. Film Smaug’un Yalnız Dağdan çıkıp Esgaroth’a saldırmasıyla başlıyor. Sonrasında Thorin’in delirmesi ve büyük savaşa tanık oluyoruz.
Film Yüzüklerin Efendisi serisinden sonra istenen başarı ve beğeniyi toplayabilmiş değil fakat yine de güzel bitiriş olmuş. Çekimler, görsellik, sountracklar Yüzüklerin Efendisini andırsa da aynı tadı vermedi. Ayrıca diğer filmlere nazaran daha kısaydı. Kitabın aksine filmde daha fazla olay vardı. Karakter eklemeleri de vardı. (tauriel gibi.) Çok üstünde duramadıkları Legolas-Tauriel- Kili aşk üçgeni de eklenmişti. Filmin duygusal yönünü bu şekilde doldurmuşlar. Filmde gidişata önemli katkıları olsa da kitapta yeri yoktu. 5 Ordular Savaşında insanlar, cüceler, elfler, orklar ve goblinler savaşıyor aslında ama goblinlerin savaşta yeri yoktu. (Bir ara 100’den az goblinin Thorin’e saldırması dışında.) Toprak yiyenler ise sadece bir kez gösterildi. Legolas savaşta etkin rol oynuyordu. Savaş sahneleri heyecan vericiydi ve estetik de katıyordu filme. Fakat bazı sahnelerde “yok artık!” dememek de imkansızdı.
Filmde en can alıcı sahneler Galadriel’in bulunduğu sahnelerdi. Cate Blanchett dışında kimse olmazdı sanırım o role. Tek kelimeyle muhteşemdi oyunculuğu. Thorin yani Richard Armitage da rol için biçilmiş kaftan olduğunu bir kez daha belli etti. Sırf bu iki oyunculuk için bile izlemeye değer bir film.
Serinin bitişi güzel oldu ve ilk üçlemede gördüğümüz pek çok şey hakkında fazladan bilgi sahibi olduk. Peter Jackson bir daha Tolkien uyarlaması yapar mı bilinmez ama eksilerine rağmen yine de görsel bir şölen sundu bize. İyi seyirler.