Bulunduğunuz Kategori: Gençlik

4
May

1987 yapımı vampir filmi “The Lost Boys”

Normalde günümüzde çekilen vampir filmlerini bile pek sevmezken biraz değişiklik olsun dedim ve 87 yapımı “Kayıp Gençler” filmini seyretmeye başladım. Fakat şunu en başta belirtmek gerekiyor ki filmin 87 yapımı olduğunu unutmamak ve günümüz teknolojileri ile karşılaştırmamak gerekiyor.

Ne yalan söyleyeyim filmi izlerken o kadar keyif aldım ki belki bazı şeyler çok sırıtmış olabilir ama dediğim gibi o döneme göre gayet güzel bir film ortaya çıkmış. Hatta film, günümüzde çekilen Alacakaranlık, Vampir günlükleri gibi yapımlara bir ışık olmuş gibi. Nedense seyrederken böyle bir izlenime kapıldım. :)

Anne babası boşanan iki kardeş, anneleriyle birlikte büyük babanın yanına Santa Carla’ya yerleşmişlerdir. Fakat burası “Dünyanın cinayet başkenti” olarak anılan tuhaf bir yer. Çok fazla genç ortadan kayboluyor. Elektrik direklerinde, panolarda kayıp ilanları asılıdır. Kimse neler olduğunu anlamaz ve kaybolan çocuklarla da ilgili herhangi bir iz bulamazlar.

16
May

Böyle olmamalıydı.. - Kayıp ve Çılgın

Kayıp ve Çılgın. Sanırım bu iki kelimeden insan kendine çok farklı ya da derin anlamlar çıkarabilir. Filmimizde öyle zaten. Farklı ve derin duygular barındıran, bu daldaki çaresizliği beyazperdeye işlemeyi başarabilmiş duygulu bir yapım.

Filmde, Mischa Barton, Piper Perabo ve Jessica Paré gibi ünlü oyuncularda dikkat çekiyor ve Performanslarını gördüğüm kadarıyla da başarılı oyuncular rollerinin üstesinden gelmeyi iyi biliyorlar. Özellikle Piper Perabo’ya daha da lafım yok bu filmden sonra. Hele ki bu filmde yaşı daha çok genç iken bu kadar özellikli bir rolün altından kalkmak her aktrisin harcı değil bana göre.

Neyse, konu; yatılı ve lüks okuldaki üç arkadaşın Mary, (Mischa Barton) Pauline, (Piper Perabo) ve Tori (Jessica Paré) arkadaşlıklarını ve aynı zamanda da dünyaya zıt, farklı aşklarını anlatan bir yapım. İnsanın kendini ve yaşamındaki kimliğini aramasını iyi bir dil üslubuyla anlatan film, Susan Swan’ın aynı adlı romanından, esere sadık kalınarak 2001 senesinde beyazperdeye uyarlanma.

22
Tem

Harry Potter Beyaz Perdeye Elveda Dedi

2001 yılında ilk defa seyirciye merhaba diyen Harry Potter serisi, tam 11 yıl sonra yine beyazperde de seyirciye elveda diyor. Son kitabı 2007 yılında çıkan ve o günden beri beklenen muhteşem finalin nasıl olduğunu elbette herkes gibi okurlarıda bekliyordu.

Öncelikle kitabı okuyan biri olduğumu belirtiyim. Çünkü bazı yerlerde kitaba dayanarak yorumlarda bulunucam. İzleyenlerin de bileceği gibi “Ölüm Yadigarlari: Part 1” Voldemort’un mürver asayı Dumbledor’un mezarından çalması ile bitmişti. Yeni filmimiz de işte tam buradan başlıyor.

Film, Part 1 gibi kitaba sadık kalmış görünüyor. İzlerken seyirciyi sıkmıyor ( en azından seyirci final duygusuyla bu sıkılmayı yaşamıyor). Kitapta bazı sahneler vardı ki filmde de okuyucular bunları görmeyi umut ediyordu. Öylede oldu. Snape’in çocukluğu ve Lily Potter ile olan geçmişi küçük anektotlarla da olsa bizlere gösterildi. Buna oranla ise, kitapta olup filmde göremediğimiz ve keşke olsaydı dediğimiz sahnelerde yok değil. Buna en güzel örnek Lupin ve Tonks’un ölümleri ve Sentorların (At adamların) savaşa dahil olma sahneleri…

David Yates seriye çok açık dille bambaşka bir kalite getirmişti. Bunu son 2 filmde gözler önüne serdi. “Ölüm Yadigarları: Part 2” de de bu kalitesini sürdürmeye devam etmiş. Fakat gözlerden kaçmayacak bi unsur var.

19
May

“Çığlık atmaktan korkma..”

90 ların o durgun korkudan uzak sinema anlayışını Kevin Williamson yok etmişti. Çığlık filmi ile ortaya attığı 80’li yılların korku filmlerine benzer yeni seriyle 90’lı yılların gençliğini korkutmayı başardı.

Çığlık, eski korku tarzında olduğu gibi gençleri kurban olarak seçse de arada diğer yapımlarla uyuşmayan bir fark var. Eski yapımlarda gençler korku sineması nedir bilmezken, çığlıktaki kurbanlar korku ve korku sinemasından haberdardırlar. Yani normal yaşamlarında korku filmi izleyen kurbanlarla karşı karşıyayız. Seyirci de bu bilinçli kurbanlardan hoşlanmış olacak ki Çığlık 3 filmlik bir seri halini aldı.

Yeni filmde de pek çok isim yerini koruyor. Senarist Kevin Williamson ve yönetmen Wes Craven’in yanı sıra Neve Campbell, Courteney Cox ve David Arquette eski seriden aramızda kalanlar.

18
May

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Bölüm 1

J.K. Rowling’in bir cafe köşesinde sıkıntısından yazmaya başladığı Harry Potter, 7 kitaplık serisinin beyazperdeye uyarlanmasıyla seyirciye seyri yüksek fantastik bir dünya sunmuştu.

Şimdi ise bu 7 serilik dünyanın son bölümüne yaklaştık. Yönetmen koltuğunda yer alan David Yates, son kitabın uzunluğundan olacak ki filmi 2 parçaya bölmüş. Aslında bu serinin de dert yandığı bir noktaydı, kitaptaki olayların filme sığdırılamaması. Yates’te bunun farkına varıp olayları kırpmadan 2 parça halinde sinemaya taşımayı istemiş.

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları diğer bölümlerden farklı olarak Hogwarts’ı mesken tutmuyor. 6. kitap Melez Prens’te, Snape’in Dumbledore’u öldürmesinin ardından hogwarts Voldemort’un eline geçer.

© Copyright 2010-2016 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress