Bulunduğunuz Kategori: Dram
Başladığım yere geri dönmek hiç bu kadar karmaşık ve zor olmamıştı…
BAŞLANGIÇ…
Filme geçmeden önce şunu hatırlatalım, filmi çok dikkatli izlemezseniz eğer ne izlediğinizi anlamazsınız ve çünkü çoğu zaman kafanızı bir hayli karıştıracak bu film :)
Baş kahramanımızın adı Cobb. Cobb karısını yani Mall’ı öldürmek suçundan aranıyor, bu yüzden çocuklarının yanına dönmesi mümkün değil. Ama onun için bir şans var. En iyi yapabildiği işi yapması gerekiyor fakat bu defa biraz karışık olacak işler. Cobb insanların rüyalarına girer gizli bilgileri çalar, bilinçaltındakileri çözer. Kısaca o bir beyin hırsızı. Ama bu defa görev çok farklı birinin beynine girip bilinçaltına bir fikir yerleştirmesi gerekiyor. Bu iş onun için çok önemli, başardığı taktirde çocuklarının yanına geri dönebilecek onların yüzünü tekrar görebilecek. Bu yüzden sağlam bir plana ve ekip arkadaşlarına ihtiyacı ihtiyacı vardır. Arkadaşı Arthur ile birlikte sıkı bir ekip hazırladılar. Ve macera başladı… Kendilerini akılalmaz bi aksiyonun içinde bulurlar. Her şey planlıydı fakat bu işte turistlere yer yok…
“Hangisi daha kötü olurdu; bir canavar olarak yaşamak mı, yoksa bir insan olarak ölmek mi? ” - Zindan Adası
Teddy Daniels, yakışıklı, karizmatik, oldukça zeki bir polistir. Arkadaşıyla birlikte inanılmaz karışık olayların döndüğü bir adadaki akıl hastanesine, çocuklarını boğarak öldüren! bir katilin esrarengiz şekilde kayboluşunu araştırmak üzere gelirler. Yalnız değildir yanında arkadaşı Chuck vardır ama nereye kadar?
Bu filmi izlerken hiç sıkılmadım film başladığı anda macera da başlamıştı, daha filmin başında bir gizem hakim oluyor ve filmde neler olacağını merakla beklerken olayların bi anda nasıl sarpa sardığını bizzat filmin içine kendinizi kaptırıp adeta yaşayacaksınız. Ayrıca bir uyarı da yapalım. Filmi seyrederken başka bir şey ile ilgilenmemeniz sizin yaranıza olur. Çünkü film bittikten sonra “Bu da neydi şimdi, ne oldu?” gibi soruların cevabını aramaya başlayabilirsiniz.
“Kendi hayallerin olmayabilir ama bana benimkileri verdin.” - Son Armağan
Son sahnede olabilecekleri tahmin etmenize rağmen hiç sıkılmadan keyifle izlediğiniz bazı filmler vardır. İşte bu filmde tamda o keyifli yapımlardan biridir. Sanırım sıkıcı olmamalarının nedeni ise bir şekilde izleyene ders vermesi. Neyse filmimize dönsek iyi olacak sanırım :)
Red Stevens, çoğu kez elindekileri kaybedip sıfırdan başlayan ama hiç vazgeçmeyen ve sonunda başarıya ulaşan ülkenin en zengin insanlarından biridir. O kadar büyük bir serveti var ki vefatından sonra bunu akrabalarına paylaştırması da sanırım en zor kısmıdır. Varlık içinde yaşayan birçok kişi parayı nasıl kullanacağını bilmez maalesef ve o kadar zorluklar içinde kazanılan her şey biranda yok olabilir.
Farklı yaşamların ortak noktası: Dostluk.. - Can Dostum
Fragmanını izlediğim zaman kesinlikle bu filmi izlemeliyim dediğim nadir filmlerden bir tanesi oldu benim için. Ayrıca bu film gerçek bir hikayeyi anlatıyor belki de bu yüzden daha çok etkileyici. Fransız filmlerini sevmem ve izlemem diye düşünenler çok şey kaybeder o kadar harika bir film yani :D
Ayrı dünyaların insanı derler ya bazen iki kişi için.. Filminde ana konusunda ayrı dünyalarının bir ortak noktada buluşmasını ve nasıl gerçek dostluğa dönüşmesini anlatıyor bizlere. Philippe (François Cluzet) çok zengin aristokrattır. Fakat geçirdiği bir kaza yüzünden felç kalıyor. Bugüne kadar yanına gelen yardımcıları bu zorlu hayata alışamamış ve kısa süre içinde işten ayrılmıştır. Bu nedenle yeni bir yardımcı arayışına girmişlerdir. Driss’in (Omar Sy) işe alınmasına neden olan kendine güveni ve sanırım doğallığı oldu :) Fakat nerden bilsin Phillippe’yi hataya bağlayan kişinin kendisi olacağını.
Böyle olmamalıydı.. - Kayıp ve Çılgın
Kayıp ve Çılgın. Sanırım bu iki kelimeden insan kendine çok farklı ya da derin anlamlar çıkarabilir. Filmimizde öyle zaten. Farklı ve derin duygular barındıran, bu daldaki çaresizliği beyazperdeye işlemeyi başarabilmiş duygulu bir yapım.
Filmde, Mischa Barton, Piper Perabo ve Jessica Paré gibi ünlü oyuncularda dikkat çekiyor ve Performanslarını gördüğüm kadarıyla da başarılı oyuncular rollerinin üstesinden gelmeyi iyi biliyorlar. Özellikle Piper Perabo’ya daha da lafım yok bu filmden sonra. Hele ki bu filmde yaşı daha çok genç iken bu kadar özellikli bir rolün altından kalkmak her aktrisin harcı değil bana göre.
Neyse, konu; yatılı ve lüks okuldaki üç arkadaşın Mary, (Mischa Barton) Pauline, (Piper Perabo) ve Tori (Jessica Paré) arkadaşlıklarını ve aynı zamanda da dünyaya zıt, farklı aşklarını anlatan bir yapım. İnsanın kendini ve yaşamındaki kimliğini aramasını iyi bir dil üslubuyla anlatan film, Susan Swan’ın aynı adlı romanından, esere sadık kalınarak 2001 senesinde beyazperdeye uyarlanma.