Bulunduğunuz Kategori: Aksiyon
Yarın için yaşayanın, bugün için yaşayan karşısında hiç şansı olmaz.
Çok önceden bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Kore yapımı bir film izlemeye başlamıştım ki hatta filmin ismi “Hırçın Sevgilim” ama ön yargıyla başladığım için bitirememiştim. O günden beri hiç Kore yapımı film seyretmemiştim ki bu filme kadar.. :)
Şunu söylemek istiyorum ki filmde oyuncuların performansları, filmde çalan parçalar, replikler ve senaryo hesaba kattığımız zaman film 10 üzerinden 9 puanı hakkediyor. 1 Puanı kırma sebebim ise o polisler.. Her ekrana geldiğinde sigarası ağzında sağa sola bakıyor sinir etti beni :D Neyse biz çok fazla kopmadan konumuza dönelim..
Bir tarafta annesi uyuşturucu bağımlısı olan ve kendisi ile hiç ilgilenmeyen Somee.. Diğer tarafta ise ailesini kaybettikten sonra her şeyden elini çeken ve kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışan bir adam. İkisinin ortak yönü ise komşu olmaları :)
Büyük oynamayan kazanamaz – Hodejegerne
Filmin konusunu incelediğim zaman klasik aksiyon filmlerinden bir tanesi diye düşünerekten vakit geçirmek için izlemeye başladım. Filmin başı biraz sıkıcı geçince kapatıp kapatmamak konusunda kararsız kaldım ama bir filmi yarım bırakmayı sevmediğim için devam ettim ki ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. :))
Roger, Norveç’in en başarılı beyin avcılarından biridir ve oldukça lüks bir yaşantısı vardır. Fakat eşini ve kendini daha rahat ettirmek için 2. Bir iş olarak değerli tablo hırsızlığına başlar. Beyin avcılığında profesyonel olduğu gibi hırsızlıkta da titiz ve dikkatlidir. Kendisi ile görüşmeye gelen iş arayan kişiler ile buluşma ayarlıyor eğer ki elinde onun işine yarayacak kadar değerli bir eşya olduğunu hissederse kendisi ile daha detaylı bir görüşme yaparak evin ne zaman müsait olduğunu laf arasında öğreniyor. Gerekli bilgiler toplandıktan sonra evin müsait olduğu gün, titiz bir çalışma ile orijinal tabloyu sahtesi ile değiştirerek görevini tamamlar.
Rakamları hiç sevmiyorum. Ben arkadaşlarımı seviyorum.. - Safe
12 yaşında olmasına rağmen harika matematik zekası olan Mei, seçme sanşı olmadığı için bir anda kendini Çin mafyasının içinde bulur ve tehlikenin tam ortasına düşer. Mafyalar arası anlaşmazsızlık yetmezmiş gibi birde işin içine aç gözlü, görevini kötüye kullanan polislerde girince ortalık daha çok karışır ve Mei’nin sırrını öğrendiklerinde ise hepsi peşine düşmeye başlar. Mei bir dalgınlıktan faydalanarak kaçmayı başarır.
Luke (Jason Statham), hayatta en çok değer verdiği eşini kendi hatalarından dolayı mafyanın öldürmesi ile hayatı altüst olmuştur. Her şeyi bitirmek için metro istasyonuna gidip kendini metronun önüne atmayı düşünürken, o an dikkatini mafyadan kaçan Mei çeker ve geri adım atar. İşte burada farkına varmadan küçük Mei, hayatını kurtarmış ve ona borçlu olduğunu hissederek kendini bu aksiyonun içine atar.
Umut korkudan güçlü tek duygudur. - Açlık Oyunları
Bugüne kadar sitede yorumladığım filmler hep hoşuma gidenler olmuştu. Sanırım bu ilk olumsuz yorumum olacak o yüzden çok heyecanlıyım :p Öncelikle şunu açıkça belirtmek istiyorum ki eğer ki Açlık Oyunları serisini okumuş biriyseniz bu filmi izlemek için çok acele etmeseniz de olur.
İlk kitabı okurken kafanızda karakterler canlanıyor, olayları gözlerinizin önüne getiriyorsunuz ve böyle kaliteli bir serinin de beyaz perdeye aktarılmış halinden çıtayı haliyle fazla yükselterek beklemeye koyuluyorsunuz. Çok fazla kitap okumayan biri olarak Açlık Oyunları serisini başladıktan kısa sürede bitirmiş ve diğer okuyucuları gibi filminin çıkmasını merakla beklemiştim. Film çıktıktan kısa bir süre yorumları inceledim ve bir çok olumsuz yorumla karşılaştım. Bu sebeple filmi izlemeyi erteledim devamlı ta ki dün geceye kadar.
Kitabı okuyan biri olduğum için film başladığı andan itibaren karakterlere odaklandım ve benim kafamda canlandırdığım Katniss, Rue, Gale, Prim ve Peeta ile alakası olmayan (olması saçma olurdu zaten :D) kişilerle karşılaşınca biraz afalladım doğrusu fakat filmin ilerleyen dakikalarında benimsiyorsunuz.
Çalınmış bir şeyi çalmak hırsızlık mıdır? – Zamana Karşı
Fazla bilim kurgu filmi izlemeyen ben, sanırım artık bu tür filmleri takip etmeye başlayacağım. Aslında önceden izlediğim bir iki film vardı ve onlarda güzel ve konuları akıcıydı. Önceden birkaç kez karşılaştım fakat konusu ilgimi çekmediği için izlememiştim. Bugün ne izlesem diye düşünürken artık izlemenin zamanı geldi diyerekten bu filmi seçtim..İyi ki de seçmişim diyorum ve konuya geçiş yapıyorum.. :D
Filmde, gelecekte insanlar 25 yaşına geldikten sonra yaşlanmıyorlar ve ölümsüzlük için bir yöntem bulmuşlar. 25 yaşına gelen her gencin kolundaki sayaç devreye giriyor ve o sayaç yaşayacakları ömrün süresini belirliyor. Tabii ki her geçen dakika ömürlerinden kısalıyor ve bu sayacın süresini artırmak için günü birlik işlerde çalışıyorlar ve karşılığında ise ömürleri birkaç gün daha uzuyor. E tabi hal böyle olunca bazı çakallar daha uzun yaşayabilmek için karşıdaki insanların ömürlerini çalmaya başlıyorlar ve ülkenin belli bir kesiminde çalıp çırpma ile zengin olmuş insanlar..