14
Haz

Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde

Karayip Korsanları serisini seyircinin vazgeçilmezi haline getiren 2 unsur var. Bunlardan biri Johnny Depp’in Sparrow karakteriyle büyük başarı elde etmesi, bir diğeri ise alışıldık korsan filmlerinin aksine daha keyifli ve eğlenceli bir düzenin işlenip seyirciye sunulması. Hal böyle olunca yapımcılarda uslu durmayıp seriyi uzatma kararı alıyor.

İlk 3 film ile büyük beğeni toplayan seri, 4. Filmle geçen günlerde karşımızda yer aldı. Aslında sinemaya gitmeden önce herkesin aklında şu 3 soru yer alıyordu. Penelope Cruz rolüne uymuş mu ? Yeni oyuncularla filmin tadı bozulmuş mu? Johnny Depp eski partnerleri olmadan Sparrow’a nasıl bir tat getirmiş olabilir? Aslında tüm bu soruların cevabını filmi izleyince fazlasıyla alıyoruz.

Öncelikle Keira Knightley ve Orlando Bloom’un seriden çıkması izlediğiniz dakikalar boyunca unu hissedebiliyorsunuz. Gözleriniz ne kadar onları arasa da bu sadece alışkanlıktan dolayı olmuyor. Bir sonraki filmde bu 2 isimden birini geri getirmeleri gerek diyorsunuz. Penelope Cruz’un oyunculuğu biraz basit kalmış diyebiliriz. Ya da Johnny Depp’e oranla biraz durgun kaçmış.

Filmin geneline baktığımızda Johnny Depp başarılı bir performans sergiliyor. Tek başınada ben bu filmin altından kalkarım dercesine tüm yükü omuzlamış izlenimi veriyor. Senaryo olarak ilk 3 filmdeki gibi biraz çılgın ve eğlenceli olsa da benim için 2. Filmin yerini alamayacak bir yapım olduğunu düşünüyorum.

Karayip Korsanların’da alışık olunan bir diğer unsur ise Hans Zimmer’in o eşsiz ezgilerine sahip film müziği. Ne yazık ki bu filmde o alışıldık Karayip müziğini sadece 2 sahnede duyabiliyoruz, o da yarım vaziyette. Durum böyle olunca seyirci olarak benim biraz garibime gidiyor. Oysa o kadar güzel bir müziği böyle bir filmde 2 den çok sahnede kullanmak gerekirdi.
Şöyle bir toparlarsak, Orlando ve Keira’nın eksiklikleri ve senaryonun hafif kaçması dışında genel olarak yine keyifli ve eğlenceli bir yapım olmuş. Benden size ufak bir tavsiye; Bu filmi sinemada izleyemediyseniz DvD ya da Bluray’ı satışa çıktığında temin edip öyle izlemeniz.

Yazan: Sinan Çalık




Bunları İncelediniz mi?

3. Uluslararası Engelsiz Film Festivali Kısa Film Yarışması Başvuruları Başladı.

Son günlerde film yarışmaları ile ilgili mailler geliyor ve elimden geldiğince yayınlamaya çalışıyorum. Az önce başka bir kısa film yarışması ile ilgili bir mail geldi ve aynen aktarıyorum. 3. ULUSLARARASI … Devamını oku..

stoker20132013
“Bazen daha kötü bir şey yapmanı engellemek için kötü bir şey yapman gerekir.” - Stoker

Güney Kore’nin en ünlü yönetmenlerinden, muhteşem üçlemesi ile sinemaseverlerin gönlünde taht kuran Chan- Wook Park’un ilk Hollywood denemesi olan Stoker, yönetmenin diğer filmlerinin yanında biraz Hollywood kalıplarına girmiş kalıyor. Çok … Devamını oku..

Colin Clark gözünden Marilyn Monroe.. - Marilyn ile Bir Hafta

Simon Curtis’in yönetmen koltuğunda olduğu ‘Marilyn ile Bir Hafta’ filmi; bu kırılgan ve naif kadının görkemli hayatı hakkında fikir yürütebilmemiz için bizi onunla bir hafta geçirmeye götürüyor. Gerçek adı Norma … Devamını oku..

© Copyright 2010-2014 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress