Filmleri bu kadar seven biri olarak üzülerek söylemek istiyorum ki bu filmi yeni izleme fırsatı bulabildim. Böyle bir film için neden 3 yıl beklemişim ki ? :D
Benjamin 1. Dünya savaşı sonunda (1918 yılında) New Orleans’da doğmuştur. Doğum sırasında annesini kaybetmiş olan Benjamin’in diğer çocuklardan bir farkı vardır ama bunu kabullenemeyen babası çocuğunu bir huzur evinin merdivenlerine koyarak kaçar. Bebeği bir çift bulur. Biraz şaşırsalar da - ki şaşırmamak elde değil - 80 yaşındaki bir insanın fiziksel haliyle doğmuştur. Buna rağmen Queenie bebeğe bakmaya karar verir ve ismini Benjamin koyar.
Benjamin 4,5 yaşına geldiğinde ise huzur evinde kalan yaşlı bir kadının torunu ile tanışır. İlk görüşte her ne kadar torun dede olarak görünse de ikisi de aynı yaştadır. Beraber vakit geçirdikçe Daisy’den hoşlanmaya başlar.
12 yaşına geldiği zaman bir gemide çalışmaya başlar ve hayatında ilklerle geminin kaptanı sayesinde tanışır. 12 yaşında olmasına rağmen fiziksel olarak bunu göstermediği için ilk kez çocuk yaşta geneleve gitmiştir ve gene o yaşlarda ilk kez içkinin tadını almıştır. Yavaş yavaş evden kopmaya başlayan Benjamin gün geçtikçe gençleşmeye başlamaktadır.
Gemide çalışmaya başladığı için evinden ayrılan Benjamin yıllar sonra evine döner ve asıl hikayesi orada başlamaktadır. Aşık olup sevdiği kadınla birlikte yaşamaya başlar ve bir süre sonra ise kız çocuğu olur. Fakat hastalığı nedeniyle bebeğine bakamayacağını anladığı için evi terk eder. Git gide gençleşen ve hatta küçük bir çocuk görünümünü alan Benjamin hastalığı nedeniyle etrafındakileri tanımamaya başlar.
Son sahneye gelmeden önce yanınıza bir paket selpak almanızda yarar var çünkü göz yaşlarınıza hakim olamayabilirsiniz. Doğarken 80 yaşında bir adam gibi doğan Benjamin ölümünde ise yeni doğmuş bebek gibi sevdiği kadının kollarının arasında hayatını kaybeder.
Brad Pitt ve CateBlanchett’in başrollerinde yer aldığı Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi’nin yönetmenliğini ise bir çok başarılı yapımın yönetmenliğini yapan David Fincher yapmaktadır.
Fragman:
Sınavlarım yüzünden 2-3 gecede bölük pörçük izlediğim için hala içimde bir yaradır.. Belki bi gün yeniden izlerim diye bilgisayarımın en izlenesi filmler bölümünde yerini koruyor hala =))
Brad Pitt’in yine başarılı bir filmi olup özellikle konusu ve anlatımı başarılı olup.David Fincher yönettiği çok iyi filmdir.
en güzel sahnesi; daisy ile benjamin’in, masanın altında mum ışığı altındaki görüşmesiydi..
en duygulu sahnesi; benjamin ile daisy’in kızına hikayeyi anlattıktan sonra ölmesi..
arşivlik film ;)