Hiç kuşku yok ki, ister objektif bakın, ister sevin, ister nefret edin, Christopher Nolan 2000’li yıllardan itibaren sinema dünyasında kendi tarzını oluşturmuş, sinemaya imzasını atmayı başarabilmiş yönetmenlerden biri.
Her filmi vizyona girdiğinde sinema gündemine oturan, tartışılan, en çok konuşulan yönetmenlerden.
Nolan filmleri genellikle her dönem bir fırtına estirmeyi, adından söz ettirmeyi başarmıştır. (Özellikle Batman Begins sonrası daha çok kitlelere ulaşmıştır) Hakkındaki beklentiler her filmde artmış, beklentiler arttıkça yorumlar da iki ayrı uç noktaya yayılmıştır.
Kanımca Nolan filmleri hakkında yorumlar hiçbir zaman homojen veya dengeli olmadı. Her filmiyle yere göğe sığdıramayanlar kadar, yerin dibine sokmayı seven bir kitle de oluşturdu. Yorumların sağlıklı olup olmaması tartışılabilir tabii ancak tüm bunlar büyük beklentilerin sonucunda oluşan şeyler diyebiliriz.
Şimdi ise sırada yine büyük beklentilerin olduğu, hatta tartışmaların bile erkenden başladığı yeni film var: Interstellar
Bizde ise basın gösterimi dün yapıldı ve Türkiye için ilk yorumlar da geldi. Yorumları okudukça kendi adıma heyecanımın arttığını söyleyebilirim.
Peki gelelim beklentilere? Interstellar’dan neler bekliyorum, neler bekliyoruz?
Önce geçmişi biraz irdelemek istiyorum.
Açıkcası 2010’daki Inception ile pekişen Nolan sineması, bana göre 2012’de The Dark Knight Rises ile büyük sekteye uğramıştı. Özellikle Batman üçlemesinin son filmi olan bu film için hatırlarsanız beklentiler muazzam bir final olması yönündeydi. Peki bu beklenti karşılandı mı? Bana sorarsanız hayır. Nolan bu filmde Hollywood’un bildik matematiğini kullanmayı seçmişti. Film, serinin hayranları tarafından (bence haklı olarak) eleştiri yağmuruna tutuldu.
Tek başına değerlendirildiğinde kötü müydü? Elbet değildi, fakat önceki iki film ile kıyaslarsak serinin en zayıf halkası olarak olması gerektiği gibi görkemli bir final sunamadı.
Sonrasında senaristliğini üstlendiği, geçtiğimiz yıl vizyona giren ”Man of Steel” bendeki ikinci büyük hayalkırıklığı oldu. Tabii Nolan burada hayalkırıklığının ufak bir boyutu kalıyor ancak hikaye bazında da ben Man of Steel’de aradığım tadı, heyecanı bulamamıştım.
Son olarak Interstellar…
Bence Nolan için kritik bir film. Nolan takipçileri ikinci bir zayıf halkayı daha kabullenemez gibime geliyor. Malum, beklentiler yine muazzam düzeyde. Her ne kadar Nolan’a güven devam etse de, The Dark Knight Rises ile sallanan imaj bu filmde de bozulursa Nolan için sert eleştiriler gelecek demektir.
Gönlüm, beklentim elbette eli yüzü düzgün, Nolan ismine yakışır bir film olması yönünde. Nolan’ın kariyerinde bir sağlam film daha görebilmek.
Bu arada bir şeyi eklemek de gerek ki film 3D olarak vizyona girmeyecek. Bu da daha film vizyona girmeden filmin gözümdeki ilk artısı oluyor. Ortalığın alakalı alakasız 3D film kaynadığı bu zamanlarda böyle bir film görecek olmak sevindirici.
Özetle tüm bu beklentilerin, meraklı soruların cevabı cuma günü bizi Interstellar’da bekliyor olacak.
Şimdiden iyi seyirler
The dark knight rises sanki kasitli olarak kotu cekilmis bir filmdi.Gereksiz bir kedi kadin rolü ve Marion cotillard’in igrenc oyunculugu tuzu biberi oldu adeta.Benim icin Nolan’in son filmi inceptiondir! Interstellardan beklentim buyuk ve Cristopher Nolana guvenim tam.Bence inception veya prestige tadinda hoş bir film olacak.