• by Admin on 19 Temmuz 2011 in Oyuncu Biyografileri, Oyuncu Biyografileri, Yabancı Sinema Oyuncuları<br />8 comments
  • by Admin on 18 Aralık 2012 in Oyuncu Biyografileri, Yerli Sinema Oyuncuları<br />no comments
  • by Admin on 05 Haziran 2011 in Oyuncu Biyografileri, Yabancı Sinema Oyuncuları<br />4 comments
1
Oca

OCAK AYINA DAİR: INSIDE LLEWYN DAVIS

Yeni bir yılın ilk günü, izlenen fragmanlar, merak edilen filmleri bekleyiş tüm hızıyla sürüyor.
Bu ayın vizyon takvimine baktığım zaman; benim dikkatimi, merakımı cezbeden film, Coen Kardeşlerin son filmi: Inside Llewyn Davis oluyor.

Türkiye vizyon takvimi açıklandığı günden beridir merakla beklediğim Coen kardeşler filmi, ülkemizde ”Sen Şarkılarını Söyle” adıyla 17 ocakta vizyona girecek.

Son olarak filmin bekleyenleri için; altyazı dergisi (ki şu an ayakta kalan son sinema dergisi maalesef) bu ayki sayısında filmin posterini veriyor.

Fragman:

http://www.youtube.com/watch?v=eXMuR-Nsylg

1
Oca

Spregel…

Spregel…

Hayatta her şeyin değişmez, evrensel bir yapısı vardır aslında. Nerede olursanız olun, nerede yaşarsanız yaşayın, nerede ölürseniz ölün bazı şeyler öylesine anlamsız – ya da anlamlı – aynıdır. Günlerden Pazartesi her yerde Pazartesi değil midir? Sizi ikna edebildiysem eğer, benden bir adım ötedesiniz demektir, çünkü benim Pazartesi’lerim sadece benim Pazartesi’lerimdir.’Güneşli Pazartesiler’(im).

İronik bir komedi ‘Güneşli Pazartesiler’. Genel olarak beş ana karakter çevresinde dönen bir sistem eleştirisi aslında. Başrol oyuncusu her ne kadar Javier Bardem gibi görünse de ‘Lady Espana’ o çaresiz yapısı ve görkemli oyunculuğuyla bazen daha ön plana çıkıyor. Yönetiliyor gibi görünerek aslında tüm filmi ve asi Santa’yı (Javier Bardem) bile alıp götürüyor çoğu zaman. Filmde beş arkadaşın hayata karşı – birlikte – duruş mücadelesi, kimi zaman insanın içini acıtacak kadar hüzünlü kimi zaman da ‘yaşamak ne güzel şey ’ dedirtecek kadar komik ve canlı sahneler ve repliklerle anlatılıyor ki dengesiz akış insanı ayık tutuyor son kareye kadar.

31
Ara

2013′ün En İyileri..

Adettendir, bir yıl daha sona ererken enine boyuna yılın filmleri süzgeçten geçirilir, akla kazınanlar, en iyiler belirlenip bir liste ortaya konur.
Ben de böyle bir liste hazırlamak istedim, hazırlandım da.

Ancak diyerek burada bir parantez açmam gerekiyor. Henüz izlemediğim, merak ettiğim 2013′de adından söz ettiren filmler var elbette. Bu yüzden içime tamamen sindiğini söyleyemem.
Le Passe, Inside Llewyn Davis, La Vie d’Adele gibi henüz izleyemediğim filmleri izlesem büyük ihtimalle liste daha farklı şekilde sonuçlanırdı. Bu yüzden Türkiye vizyon takvimine göre sıraladım (Dipnot: Prisoners hariç) ve 7 film belirledim. Buyurunuz:

29
Ara

Hayata bakış açınızı yeniden gözden geçirmek ister misiniz? - Düşler Diyarı

Son Oscar’dan hatırladığımız bu filmi, farklı tatlar arayanlara; klişe konulardan uzak, sinemanın büyüsüne kapılıp gitmek isteyenlere ilaç gibi geleceğini düşünerek yazdım.

‘Juicy and Delicious’ isimli tiyatro oyunundan beyazperdeye uyarlanan yapım, 2012′ de Cannes’ dan dört dalda, başka festivallerden de çeşitli dallarda toplamda 35 ödül sahibi filmi merak etmemek elde değil. Çocuk oyuncu Q. Wallis’ in üstün performansıyla (Oscar adaylığı getirmişti), yönetmen Benh Zeitlin’ in ilk uzun metrajlı filmi olmasına rağmen bütün dikkatleri üzerine çekti, bence bu adamın çok özel bir görsel dili var. İkinci filmini merakla bekliyorum.

Filmin konusu; Louisiana’nın kuzeyinde yaşayan Bathtub ismindeki fakir ama mutlu topluluk, kendi emekleriyle yaptıkları kulübelerde doğayla savaşıyorlar, global bir sorun olan küresel ısınmanın etkilerinden ve selden korunmaya çalışıyorlar.

25
Ara

“Kahramanlar, bazen kaderleri ağırlığında acı çekerler. Fakat, onları güçlendiren de bu acıdır.” - Midnight FM

Koreliler, gerilim türündeki filmlerde gerçekten çok başarılı yapımlar ortaya çıkarıyor. Fakat en büyük eksileri ise polisleri olaya dahil etmeleri. Yok yani film boyunca zaten hiçbir işe yaramıyorlar filmde olmasalar eksikliğini bile fark etmeyiz o derece başarısızlar. Bu izlediğim ikinci Kore yapımı gerilim filmi ve ilk filmde de polisler hiçbir işe yaramıyorlar. Tabii izleyiciyi sinir etmekten başka. :)) Neyse neyse, filme dönsem iyi olacak sanırım..

Ko Sun-young, işinde son derece başarılı bir haber sunucusudur. Ayrıca geceleri ise radyo programı sunuyor ve programında ise film müziklerine yer vermesi sinema severleri filme daha ilk dakikalarda bağlıyor. Sun-young, kızının ameliyatı için Amerika’ya gitmek zorundadır ve son yayını ile dinleyicilere güzel bir veda etme niyetindedir. Mikrofonun başına geçer ve film müzikleri ile film replikleriyle enfes bir programa başlar. Fakat yayın arasında gelen bir telefon ile tüm yayın akışını değiştirmek zorunda kalacaktır.

© Copyright 2010-2014 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress