Bu yazı ayrıntılı bir film inceleme yazısından çok methiye düzme yazısıdır diyebilirim öncelikle.
Disconnect…
Üç farklı hikaye, bir mesaj, orijinal bir işleyiş.
Bir filmde eldeki konu kadar bir de o konuyu işleyiş biçimi vardır. Nice filmler vardır, konusunu öğrenip izlemek için sabırsızlanıp da en sonunda hayal kırıklığına uğradığımız.
Bazı filmler de var ki gösterişli bir konusu olmamasına rağmen devleşir, sağ gösterip sol vurur adeta.
İşte Disconnect kanımca ince işlenmiş bir film.
İzleyince herhalde bu konu ancak bu kadar iyi işlenebilirdi dedirten cinsten adeta ders niteliğinde bir yapım.
Kesinlikle çok sade. Sadeliği de asıl artısı zaten.
Vermek istediği mesajı insanı boğmadan, seyircinin gözüne sokmadan veriyor. Abartısız, başarılı oyunculuklar ve bir an bile tökezlemeyen kurgusuyla çok canlı bir film sunuyor izleyiciye.
Özellikle Jason Bateman, söyleyecek söz bırakmıyor.
Belki abartıyorsun diyeceksiniz ancak ben Disconnect’i izleyince, sinemanın geleceği adına olan umutlarım tazelendi.
Disconnect; bana göre 2013′ün saklı kalmış başarılı filmlerinden. Benzer filmleri görmekten sıkılanlar için yeni bir nefes.