19
Haz

“Yabancılar Kuzey’e gelince iki kere ağlar. Biri gelirken, diğeri ise giderken..” - Bienvenue chez les Ch’tis

Son zamanlarda izlediğim ve komedinin hakkını veren nadir filmlerden biri olsa gerek. Fakat komedi filmlerinin en büyük sıkıntısı sanırım izleyici kendinden bir şeyler bulmaya çalışması olsa gerek ki bu da genelde filmden keyif almamaya neden oluyor. Aslında akışına bıraksak, beklentiye girmeden izlesekk izlenilen filmden bir hayli keyif almakta mümkün. :)) Şunu da dipnot olarak eklemekte yarar var, film Fransa’da en çok izlenenler listesinde ilk sırada yer alıyor. O yüzden bir şans vermek gerek sanki.. Postane müdürü olan Abrams, eşinin daha mutlu bir hayat yaşaması için onun istediği yere Kuzey’e tayin olabilmek için kırk takla atıyor desek yalan olmaz.. :)) Engelli kadrosundan yararlanmak için engelli rolü yaparak (!) Kuzey’e tayinini çıkarır. Fakat yalancının mumu yatsıya kadar yanar hesabı çok geçmeden durum ortaya çıkar ve bunun sonucunda Güney’e sürülür.. Depresif olan eşine bu durumu anlatmak oldukça zordur ve Güney’in tüm olumsuzlukarını da hesaba katarsak ailesiyle değil de tek başına gitmek durumunda kalır… Aslında filmin bizim gözümüze gözüme soktuğu şey ise önyargıların aslında yersiz olduğu.. Duyduklarımızla hareket etmek yerine gidip görmek gerekiyor sanırım ki Abrams, Güney’in düşündüğünden çok daha iyi bir yer olduğunu görür.. İnsanları sıcak kanlıdır, düşündüğü gibi çok soğuk bir şey değildir parmakları donmayacaktır.. :)) Fakat bu durumu bir türlü eşine anlatamaz ve aslında güzel olan her şeyi kötü olarak anlatmaya başlar.. Ama eşinin Abrams’ı bu kötü şartlarda tek başına bırakmak istemeyip yanına yerleşmeye karar vermesiyle her şey ayağına dolanmaya başlar. Arada 1000km varken yalan daha kolay.. Peki şimdi nasıl anlattığı gibi bir şehir yaratacak? Ehh bunların da cevabı filmde.. :)) Film başlarda durağan başlıyor fakat Abrams’ın Güney’e yerleşmesiyle olaylar gelişir ve keyifli bir hikayeye ortak olmaya başlıyorsunuz. http://www.youtube.com/watch?v=fY5cWL4SUmw




Bunları İncelediniz mi?

“Bırak da ringe çıkayım; hiç değilse bana kimin vurduğunu bilirim. ” - Cinderella Man

Filme çok uzun zaman önce denk gelmiş ve isminden dolayı olsa gerek hiç oyuncularına dahi bakmadan es geçmişim. Bugün ne izlesem diye düşünürken bu filme denk geldim. Birkaç yorum okuduktan … Devamını oku..

FAZLA KONUŞULMUŞ, FAZLA SÜSLÜ BİR FİLM: AMERICAN HUSTLE

Görkemli bir oyuncu kadrosu, süslenmiş bir prodüksiyon, David O. Russell usulü tipik bir Hollywood örneği: American Hustle Altın Küre’de En iyi Müzikal/Komedi, En iyi kadın oyuncu ve En iyi yardımcı … Devamını oku..

”Bir savaşçının ruhu her şeyi yakacak” MÁLMHAUS (2014)

Açıkcası bugün okuduğum bir inceleme yazısına dek varlığından haberdar olmadığım bir filmdi. Sıcağı sıcağına izlemek ve yazmak istedim. Orijinal adıyla ”Málmhaus” (Metalhead) eğer basit cümlelere indirgeyerek özetlemek gerekirse ”Yaşam tarzınız, … Devamını oku..

© Copyright 2010-2017 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress