Monthly Archives: Aralık 2013
2013′ün En İyileri..
Adettendir, bir yıl daha sona ererken enine boyuna yılın filmleri süzgeçten geçirilir, akla kazınanlar, en iyiler belirlenip bir liste ortaya konur.
Ben de böyle bir liste hazırlamak istedim, hazırlandım da.
Ancak diyerek burada bir parantez açmam gerekiyor. Henüz izlemediğim, merak ettiğim 2013′de adından söz ettiren filmler var elbette. Bu yüzden içime tamamen sindiğini söyleyemem.
Le Passe, Inside Llewyn Davis, La Vie d’Adele gibi henüz izleyemediğim filmleri izlesem büyük ihtimalle liste daha farklı şekilde sonuçlanırdı. Bu yüzden Türkiye vizyon takvimine göre sıraladım (Dipnot: Prisoners hariç) ve 7 film belirledim. Buyurunuz:
Hayata bakış açınızı yeniden gözden geçirmek ister misiniz? - Düşler Diyarı
Son Oscar’dan hatırladığımız bu filmi, farklı tatlar arayanlara; klişe konulardan uzak, sinemanın büyüsüne kapılıp gitmek isteyenlere ilaç gibi geleceğini düşünerek yazdım.
‘Juicy and Delicious’ isimli tiyatro oyunundan beyazperdeye uyarlanan yapım, 2012′ de Cannes’ dan dört dalda, başka festivallerden de çeşitli dallarda toplamda 35 ödül sahibi filmi merak etmemek elde değil. Çocuk oyuncu Q. Wallis’ in üstün performansıyla (Oscar adaylığı getirmişti), yönetmen Benh Zeitlin’ in ilk uzun metrajlı filmi olmasına rağmen bütün dikkatleri üzerine çekti, bence bu adamın çok özel bir görsel dili var. İkinci filmini merakla bekliyorum.
Filmin konusu; Louisiana’nın kuzeyinde yaşayan Bathtub ismindeki fakir ama mutlu topluluk, kendi emekleriyle yaptıkları kulübelerde doğayla savaşıyorlar, global bir sorun olan küresel ısınmanın etkilerinden ve selden korunmaya çalışıyorlar.
“Kahramanlar, bazen kaderleri ağırlığında acı çekerler. Fakat, onları güçlendiren de bu acıdır.” - Midnight FM
Koreliler, gerilim türündeki filmlerde gerçekten çok başarılı yapımlar ortaya çıkarıyor. Fakat en büyük eksileri ise polisleri olaya dahil etmeleri. Yok yani film boyunca zaten hiçbir işe yaramıyorlar filmde olmasalar eksikliğini bile fark etmeyiz o derece başarısızlar. Bu izlediğim ikinci Kore yapımı gerilim filmi ve ilk filmde de polisler hiçbir işe yaramıyorlar. Tabii izleyiciyi sinir etmekten başka. :)) Neyse neyse, filme dönsem iyi olacak sanırım..
Ko Sun-young, işinde son derece başarılı bir haber sunucusudur. Ayrıca geceleri ise radyo programı sunuyor ve programında ise film müziklerine yer vermesi sinema severleri filme daha ilk dakikalarda bağlıyor. Sun-young, kızının ameliyatı için Amerika’ya gitmek zorundadır ve son yayını ile dinleyicilere güzel bir veda etme niyetindedir. Mikrofonun başına geçer ve film müzikleri ile film replikleriyle enfes bir programa başlar. Fakat yayın arasında gelen bir telefon ile tüm yayın akışını değiştirmek zorunda kalacaktır.
“Kızını hayatta tutabilmek için saniyelere meydan okuyan baba..” - Hours
30 Kasım’da trafik kazasında hayatını kaybeden Paul Walker’ın son filmi.. Film belki mükemmel değildi, fakat babanın kızını hayatta tutabilmek için çabası sanırım sizi filme kilitliyor. Tek mekanda geçen filmlerde oyuncunun performansı ve yönetmenin başarısı o filmi izlenir kılmıyor mu? :)
Katrina kasırgası sırasında eşini doğum sırasında kaybeden bir adamın hikayesini anlatıyor. Bebeği, henüz kendi kendine nefes alamadığı için solunum cihazına bağlıdır. Kasırganın şiddetli şekilde devam etmesiyle hastanenin boşaltılmasına karar verilir. Fakat Nolan ve bebeği taşıyacak donanımlı bir ambulans olmadığından hastanede beklemek zorundadırlar.
Birkaç saat içinde tüm şehirde elektrik gider ve Nolan o an ne yapacağını bilemez. Bebeğinin kendi kendine nefes alabilmesi için sadece 48 saat solunum cihazının çalışması gerekmekte.
“Düşünme tarzını değiştirirsen, hayatını da değiştirirsin.”
“Düşünceni değiştirirsen, kendini de değiştirirsin.”
Filmin ilk fragmanı çıktığı zaman tüm herkes Step Up serisi ile kıyaslamaya başladı ve vizyona girdiği anda da bu kıyaslama yapılarak filme not verildi. Filmi izlemeye başladığınızda Step Up aklınıza geldiği an çabucak bundan sıyrılıp filme odaklanmaya çalışın derim. :)
Break dansın kalbi olan Battle of the Year yarışmaları her yıl onlarca ülkeyi, binlerce izleyiciyi bir araya getirerek dansın ve müziğin dibine vuruyorlar desek yanlış olmaz sanırım. :) ABD, bu yarışmaya 15 yıldır katılıyor fakat bir türlü 1. olamıyordu. Dante Graham, sponsor olduğu takımın ne yapıp edip bu yıl 1. olması için elinden geleni yapmayı kafasına koymuştur ve ilk olarak takımın başına başarılı olabilecek birini getirmeyle başlayacaktır.