Filmin ismini çok sık duymuştum fakat yeni izleme fırsatım oldu. Doğruyu söylemek gerekirse filmden beklentim bu kadar yüksek değildi ama beni yanılttı..
Filmin konusuna gelecek olursak eğer, 1975 doğumlu Aron Ralston isminde bir dağcının yaşam mücadelesini anlatmaktadır. Hayatının büyük bir kısmını kanyonlarda dolaşarak, dağlara tırmanarak, kayak yaparak geçirmekte olan ve bundan keyif alan birisi. Nisan ayının sonlarına doğru Utah’ın Blue John Kanyon’unu gezmeye -kendi değimiyle “parkta gezi”- gider. Fakat bu sefer diğer gittiği yerlerden farklı olarak kimseye haber vermeden, nereye gittiğini ailesine, arkadaşlarına bile söylemeden sessizce çekip gider.
Blue John Kanyon’una giderken yolda iki kadın ile tanışır ve kaybolduklarını öğrenir kendisini rehber olarak tanıtarak onları gidebileceği yere kadar götürür. Birkaç saat orada beraber eğlendikten sonra ayrılırlar ve Aron Blue John Kanyonu’na doğru yola çıkar. Biraz ilerledikten sonra kanyonun gizli ve karanlık kalmış yerlerini gezmek için aşağıya inmeye karar veriyor.
Tüm hayatını değiştirecek bir olay başına geliyor ve yukarıda ki 400 kiloluk kaya düşerek sağ kolunun üzerine oturuyor ve 6 gün boyunca dar bir alanda onu sıkıştırıyor. Önce kolunu kesmeye çalıştı fakat bunda başarılı olamayınca 6 gün boyunca çantasında bulunan çakı ile kayayı zedelemeye çalıştı ama yerinden bile oynamadı maalesef. Günler geçtikçe suyu azalan ve artık her şeyin bittiğini anlayan Aron ailesine ve arkadaşlarına veda etmek için yanında getirdiği kamera ile kayıt yapmaya başlıyor. Saatler geçtikçe onu hayatta tutan tek şey kamerası ile yaptığı kayıttır.
127 saatin sonlarına doğru, Aron uykusuzluk, açık, susuzluğun (hayatta kalmak için son günlerde idrarını içmek zorunda kalıyor.) etken olduğu halüsinasyonlar (sıkıştığı yerin tam karşısında bir oda olarak hayal ediyor ve ileride doğacak olan oğlunu tek koluyla kucakladığını görüyor) görmeye başlıyor. Bu halüsinasyonun etkisiyle ilk günden denediği fakat başaramadığı şeyi tekrar yapmaya çalışıyor; önce sağ kolunda ki kemikleri kırıyor ve sonra da kolunu kesiyor! Ayakta duracak hali olmamasına rağmen ailesi, arkadaşları ve hayalini kurduğu oğluna kavuşmak için direniyor ve tesadüfen Kanyon taraflarında gezen bir aile ile karşılaşıyor ve oradan kurtulmayı başarıyor.
Ayrıca Aron’un kaydettiği videoları sadece kayıttaki seslendiği insanlar,127 Saat’in yapımcıları ve filmde kendisini oynayan James Franco izlemiş. Altı bölümden oluşan ve kazadan hemen sonra çekilen bu etkileyici belgeselden bir bölümü de izleyebilirsiniz.
Son olarak şunu söyleyelim Aron’un son gecesinde görmüş olduğu halüsinasyonu gerçek olmuş ve kendisinin Leo isminde bir erkek çocuğu dünyaya gelmiştir. Ayrıca yapmış olduğu sporlardan da vazgeçmeyip halen dağa tırmanmaya da devam ediyor
Birde bu hikayeyi yaşayan kişiden dinlesek çok daha iyi olur sanırım :)
Fragman
müzikleri harika bu filmin özellikle sigur ros - festival http://fizy.com/#s/1uvq0o
Black swan ve bu filmde birer sahne var içimi cızz eden , ürperten
izleyin görün ;)
Siyah kuğu filmini çok merak ediyordum fakat bir iki olumsuz yorum nedeniyle izlememeye karar vermiştim ama bu yorumunuz üzerine filmi en kısa zamanda izleyeceğim. Teşekkürler :)
Filmin büyük bi kısmı çok dar bi alanda geçmesine rağmen izleyeni hiç sıkmayan çok güzel bi film.. Gerçek hayattan alıntı olmasının filmi daha bi izlenir kıldığı gerçek tabii.