15
Mar

“Sakın gerçekten zamanı gelmeden önce öfkene yenik düşme.” - 25. Saat

Edward Norton… Çoğumuz kendisini Dövüş Kulübü’ndeki harika oyunculuğu ile tanıdı. Edward, sanki dayak yemek için yaratılmış bir oyuncu. Psikolojisi çökmüş ve dayak yemekten zevk alan karakter bu kadar mı güzel yansıtılır.

İzlemediğim bir çok filmi vardı ve tek tek hepsini izlemeye niyetlendim. İlk olarak konusu itibari ile ve pek çok öneriyle birlikte 25. Saat filmini izlemeye başladım. Filmle ilgili şöyle bir olay var; bir kısım baş yapıt diye bahsederken bu filmden, diğer bir kısım ise filmden hiçbir şey anlamamış ve zaman kaybı olduğunu söylüyorlar. Sanırım böyle bir düşüncenin oluşmasına başrolde Edward Norton’ın yer alması beklentileri baya bir yükseltmiş olmasından kaynaklanıyor.

Neyse, artık konumuza bir giriş yapalım.. :)) Montgomery Brogan, elindeki tüm her şeyi uzun yıllardır uyuşturucu satıcılığı yaparak kazanmıştır. Güzel bir evi, hayat arkadaşı ve yakın arkadaşları vardır. Yavaş yavaş bu pislikten elini çekmeyi düşünürken yapılan bir ihbarla evi basılıyor ve uyuşturucu bulunuyor. Bundan sonra işte hayatında yeni bir dönem başlıyor 7 yıllık hapis cezası alıyor ve hapishaneye gitmeden önce 1 günü kalıyor bunu ise en eski dostları ile geçirmeyi planlıyorlar. Filmi izledikten sonra, bir çoğunuz kendi hayatınızdan birer parça bulabilirsiniz yada bir anda çevrenizdeki insanların güvenirliği konusunda şüpheye düşebilirsiniz. Çok sevdiği hayat arkadaşından bile şüphe duymaya başladı. Çevresindeki herkesin “Seni polise ihbar eden o olmasın?” yorumları ile insanın ister istemez aklı karışıyor ve geri adım atıyor.

Film, biraz yavaş ilerlemesine rağmen diyaloglar ve anlatmak istediği şeyleri yakalayabilirseniz eğer keyifli bir yapıma dönüşebiliyor. Özellikle 2 sahneyi film bittikten sonra tekrar izledim. Ayna karşısında kendisi ile yaptığı konuşma ve babası ile birlikte hapishaneye gitmek için çıktığı yolculuk. Ayrıca şunu da eklemek istiyorum ki Edward Norton dışında kendisine eşlik eden oyuncularda rollerinin haklarını baya bir vermiş ve ortaya izlenesi bir film çıkmış. Çok kişi beğenmemiş fakat filmi Edward Norton hatırına izleyin derim. :))




Bunları İncelediniz mi?

“En iyisini iste, en kötüsüne hazır ol.” - Prisoners

Denis Villeneuve, 2011 yılında İçimdeki Yangın filmi ile isminden baya bir söz ettirmiş bir yönetmendir. Her ne kadar izlemek istediğim fakat sürekli unuttuğum bir film olsa da.. Hakkında bugüne kadar … Devamını oku..

140116_oscar640.hlarge
86. OSCAR ÖDÜL TÖRENİ ADAYLARI

Ellen Degeneres’in sunumuyla bu yıl 2 martta düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak olan 86. Oscar ödülleri adayları 16 Ocak Türkiye saatiyle 15.40′da açıklandı. Adayların açıklanmasının ardından her yıl olduğu gibi bu … Devamını oku..

Step Up 4 Filmi
Bazen kuralları çiğnemek güzeldir. - Step Up 4

Önceki filmlerde ki gibi gene bir grup genç hayatını dansa adamış ve bununla geçimini sağlamak için çalışmalar yapmaktadırlar. Tam herşey bitmişken bir dans yarışması düzenlenir. Diğer yarışmalardan farkı youtube üzerinden … Devamını oku..

© Copyright 2010-2014 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress