Bulunduğunuz Kategori: Suç
“Ölmenin binbir çeşit yolu var. Ama önemli olan yaşamanın yolunu bulmak.” - The Brave One
Kendi adalet sistemini kendin kur.. Bu mantık ile birçok intikam filmi çekildi. Çok azı “vay be güzelmiş..” dedirtti. Bana göre bu filmde onlar arasında rahatlıkla yerini alır. Sanırım Jodie Foster ve Terrence Howard‘ın bunda etkisi çok fazla. :)
Erica Bain, sokağı radyoya taşıyan bir radyo programcısıdır.. Herkesin kendi aleminde olduğu bir şehirde, sokaktaki hikayeleri derleyerek dinleyicileriyle paylaşmaktadır. Bir akşam erkek arkadaşıyla, köpeklerini gezdirirken saldırıya uğrarlar ve erkek arkadaşını kaybeder. Biranda hayatı altüst olmuştur ve kendini bir süre eve kapatır. Fakat yaşadığı şeyler zamanla kendisi değiştirecek ve bambaşka birisi haline gelecektir. Kendilerine saldıran kişiler yakalandı mı? Bir gelişme var mı diye devamlı karakola gider fakat ne yazık ki her zaman eli boş döner.
“İyi bir komplo kesinlikle ispatlanamaz. İspatlanırsa hata yapmışlardır.” - Komplo Teorisi
Televizyonda en çok gösterilen film olarak sıkça adından söz ettiriyor “Komplo Teorisi“. Birçok kez rastlamama rağmen, televizyondan film seyretmeyi sevmediğim için hep es geçmiştim. Geçen gün Mel Gibson’un oynadığı filmlere baktığım zaman rastlamıştım ve seyredilecekler arasına eklemiştim. Yıl 1997.. Mel Gibson’un oyunculuğu gene kendine hayran bıraktırıyor. Hatta şunu söylemek sanırım yanlış olmaz filmi güzelleştiren senaryodan çok, oyuncuların performansı olsa gerek. Özellikle Mel Gibson ve Julie Roberts birbirini ne güzel tamamlamışlar.
Jerry, kendi kafasında oluşturduğu komplo teorileri olan bir taksicidir. O teorilerini müşterilerine anlattığı zaman çoğu zaman deli muamelesi görüyor. Gerçi pekte normal sayılmaz fakat anlattığı şeylerin ilerleyen günlerde doğru olduğunu görünce insan şaşırmıyor değil. :)) Gördüğü, şahit olduğu her şeyden şüphelenen birisinin evi nasıldır sizce?
“Bazen hatırlamamanın daha kolay olduğunu düşünüyorum.” - Danny The Dog
Filmi ilk gördüğümde başrolünde Jet Li varsa eğer sadece bir dövüş filminden ibarettir diye düşündüm. Fakat izledikten sonra ne kadar yanıldığımı anladım ki Jet Li‘nin oyunculuğuna da hayran kaldım. Bu kadarını beklemiyordum. :) Jet Li ve Morgan Freeman‘ın enfes oyunculuğu ile ortaya harika bir film çıkmış. Jet Li filmlerini sevmiyorum diyen arkadaşlar mutlaka olacaktır. Onlara tavsiyem Morgan Freeman için filme bir şans vermeleri olacaktır. :)
Çok küçük yaşta annesinin ölümü ile Bart’ın yanına yerleşen Danny, ölüm makinesi olarak eğitilmiştir. Abartı bir tanım olarak gözüksede filmi izlediğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Beyninde sadece 2 tanım yüklüdür. Öldürmek ve dövüşmek. Bart, Danny üzerinden para kazanmaya başlamıştır ve yasa dışı dövüşlere katılmışlardır. Danny’in boynunda bulunan tasma çıkarıldığı zaman önünde bulunan herkesi öldürmeye başlar. Kendisi köpek gibi bir yaşam sürüyor demek yanlış olmaz çünkü Bart ve adamları bu güzel dünyanın keyfini sürerken Danny bir odada zincirlenmiş şekilde hayatını devam ettiriyor.
“Dünyada iki tür hırsız vardır: Yaşamlarını zenginleştirmek için çalanlar ve yaşamlarını anlamlandırmak için çalanlar.”
Uzun zamandır izlemek istediğim fakat hep unuttuğum bir filmdi sonunda seyredebildim.. :)) Başrollerinde Jason Statham, Edward Norton, Mark Wahlberg gibi usta isimler yer alıyor. Aslında aksiyon filmlerinin aranan isimleri desek sanırım yanlış olmaz. :))
Filmin başında hiç uzatmadan direk ana konuya geçiş yapıyorlar. Ekibimiz toplanarak son soygunlarını yaparak kendi hayatlarına devam edeceklerdir. 35 milyon dolarlık altını tek bir silah kullanmadan çalmak mümkün mü? Soygun için kusursuz bir plan yapılır fakat sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Yapılan tek bir hatada tüm plan suya düşecektir hiç şüphesiz. Dikkatli bir şekilde plana sadık kalarak kusursuz bir şekilde soygun gerçekleşiyor ve 35 milyon dolarlık altını aralarında paylaşarak herkes rahat bir yaşam yaşayacaktır sonunda. Ama bu kadar çok para bazılarının aklını karıştırmak için yeterli bir sebep sanırım..
“Kalbim bana hep, insanların doğuştan iyi olduklarını söylemiştir. Tecrübelerim ise aksini iddia eder.” - Kanlı Elmas
Leonardo DiCaprio‘nun oyunculuğunu çok beğensemde bu filmi hep ertelemiştim.. Geçen gün izleyeceğim filmler listesine 3. sıraya eklemiştim ve geçte olsa seyredebildim filmi. Bugüne kadar izlediğim her filmi, en iyiler listemin en üst sıralarında yerlerini almışlardı ve bir filmi daha bu listeye eklenmiş oldu. :))
Bu tarz filmleri izledikten sonra insan bir süre düşüncelere dalıyor ve nasıl bir dünyada yaşadığını ister istemez sorgulamaya başlıyor. Afrika’da, halkın yaşadıklarını beyaz perdeye çok başarılı bir şekilde yansıtmışlar. Sömürülen bir ülkenin, kendi halkı ile birlik olup bunun için savaş mı gerekirken, sömürgeci ülkelerin bazı grupları desteklemesiyle ülkede iç savaş çıkar ve kendi aralarında bir savaşa girerler. Ülkenin tek kaynağı topraklarından çıkan elmastır. Sözde özgürlüklerini kazanmak isteyen kişiler, birlik olarak küçücük çocuklara uyuşturucu verip beyinlerini de yıkadıktan sonra ellerine birer silah verir. Yaşlı, genç, kadın, erkek ve çocuk demeden insanları öldürmeye başlarlar.