Bilim-kurgu sineması 2014 yılında çok da iyi örnekler sunmadı maalesef. Yılın bilim-kurgu filmlerini tarttığımızda terazide hatırı sayılır bir ağırlık teşkil etmiyor diyebiliriz tabloya baktığımızda.
Özellikle ülkemizde son anda vizyona girmemesine karar verilen Johnny Depp’li Transcendence’in dünya çağında yaşadığı ağır hezimet buna en dikkat çekici örnek olarak gösterilebilir.
2014 yapımı bir başka bilim-kurgu ”The Signal” ise Transcendence kadar ağır bir hezimet olmamakla birlikte beklentiler düşük tutulduğunda gayet keyifli bir seyirlik sunuyor.
Nic ve Jonah üniversite öğrencisi olan iki yakın arkadaştırlar. Bu iki arkadaşın en büyük tutkuları ise bilişim dünyası ve hacker’lıktır.
Bir gün Nic’in kız arkadaşı Hailey’i bir yıllığına eğitim göreceği yeni üniversitesine kendileri bırakmak isterler. Böylece üç yakın arkadaş birlikte uzun bir seyahata çıkma fırsatı da bulacaklardır.
”Nomad” kod adlı bir hacker ise bu yolculuk süresince onları rahat bırakmayacak ve peşlerinde olacaktır. Uzun uğraşları sonucu Nomad’ın yerini tespit eden ikili onu bulup yüzleşmeye kararlıdırlar. Fakat hiç beklemedikleri bir şey bu yüzleşmenin sonunda onları bulacaktır.
Başrollerde Branden Thwaites, Beau Knapp, Olivia Cooke ve özellikle Matrix tutkunlarının fazlasıyla aşina olduğu isim Laurence Fishburne’ın yer aldığı The Signal yeni fikir sunmuyor veya türüne yeni bir soluk katmıyor belki ancak içeriği temellendirme çabasıyla film boyunca oluşturulan metaforları ile 2014’ün vasat bilim-kurgu filmleri arasından sivrilebilecek, türün meraklıları için keyifle izlenebilecek bir yapım.
İyi seyirler.