Bulunduğunuz Kategori: 2012
“Kaderimiz içimizde yaşar. Sadece bunu görecek kadar cesur olmanız gerekir.” - Brave
Birkaç haftadır kendisinden sıkça söz ettiren animasyonu sonunda izleyebildim. Bu güne kadar izlediğim ve beğenmediğim animasyon filmi yok sanırım. 2013 En iyi animasyon ödülünü alan Brave için hak etti hak etmedi tartışmaları yapılırken merakla filmi seyretmeye başladım. Görselliğin kalitesinden mi nedendir bilinmez ama izlerken sizi baya bir kendine çekiyor ve sıkılmadan keyifli bir hikayeye ortak oluyorsunuz. Ailecek izlenecek bir film arıyorsanız eğer bu film tam size göre normalde yazının son cümlesinde tavsiye yaparım ama bu filmde bir farklılık yapalım. :))
Kendine özgür bir hayat çizmiş, okçuluğu seven ve söz dinlemeyen prenses Merida’nın kuralcı annesi ile başı beladadır. Kraliçe Elinor, devamlı kızına bir prensesin dikkat etmesi gereken kuralları öğretmeye çalışıyor.
“Genç ölmek için fazla yaşlıyım.” - Django Unchained
Filmin kadrosunu gördüğüm zaman izleyip izlememek konusunda kararsız kalmış ve bir süreliğine ertelemiştim. Bu düşünceye sahip olmamdaki en büyük etken ise; günümüzde yapımcıların, yönetmenlerin zengin kadro ile yola çıkıp izleyicinin beklentisini karşılayamadığından kaynaklanıyor sanırım. Fakat Tarantino, seçmiş olduğu her oyuncuyu rolüne tam oturtabilen başarılı bir yönetmen. Hatta oyuncuların bir çoğu Tarantino filmlerinden ödüller ile geri döndüğü de bir gerçek.
Son günlerde “Ne izlesem?” sorusu ile boğuşurken en çok karşıma çıkan filmdi ve artık dayanamayarak geçte olsa filmi izlemeye koyuldum. Western filmleri pek ilgimi çekmesede bu filmi izledikten sonra takip edebileceğim bir tür haline geldi. Tarantino‘nun hemen hemen her filminde intikam duygusunu aşırı kanlı bir şekilde bizlere yansıtıyor ve süresi uzun olmasına rağmen hiç sıkmadan izletebiliyor kendini film.
“Ben cesur biriyimdir ama korkuyorum anne.” - The Impossible
26 Aralık 2004… Endonezya’da meydana gelen tsunami felaketi. Saniyeler içinde yüksekliği 30 metreye kadar ulaşan tsunami felaketi 14 ülkeyi etkilemiş ve 230 binden fazla insan bu felakette yaşamını kaybetmiştir. Kimimiz bu felaketin tv’de günlerce süren yayınlarını hatırlıyordur, kimimiz ise ismini zaman zaman duyduğu için internetten araştırma yaparak bir şekilde az da olsa bu felaket ile ilgili bilgi edinmiştir. Bugüne kadar sanırım tsunamiyi konu alan izlediğim ilk filmdi bu.
Birkaç ay önce filmin fragmanını izlemiş ve kesinlikle bu filmi izleyeceğim diye notumu almıştım. Açıkçası bu kadar iyi bir film beklemiyordum. Ama etkisinden kolay kolay çıkamayacağınız bir film olmuş. “The impossible” 2004 yılında o felaketi yaşayan bir ailenin gerçek hikayesini beyaz perdeye yansıtılmış. Öyle ki sanki o an sizde bu felaketi yaşıyormuşsunuz gibi oluyor o kadar gerçekçi ve kusursuz olmuş film.
“Ben sevda köylüyüm. Orası neresi derseniz; anlatması uzun hikaye bir film kadar uzun, bir kaç hayat kadar kısa..”
O kadar çok konuşuldu ki bu film en sonunda izleyebildim. Aslında izlememdeki en büyük sebep Kenan İmirzalioğlu. Her rolün hakkını fazlasıyla veriyor fakat bu sefer, ağır abi rolünde değilde bambaşka bir karakter ile karşımıza çıkıyor. Eski zamanların dostlukları, aşkları ve samimiyetini çok iyi yansıtmışlar. Hatta internette birçok kişi “Aynı eski filmlerimiz gibi olmuş” diye yorumladığını gördüm ki izledikten sonra ne kadar doğru bir tespit olduğunu anlıyorsunuz.
Henüz daha çok küçükken dedesi ile birlikte 1940 yıllarında Bulgaristan’dan göç edip Eyüp’e yerleşen Ali’nin hikâyesine ortak oluyoruz 2 saat boyunca. Genç yaştayken aşık olduğu kız ile kaçıp evlenir ve artık onlar için uzun bir hikayenin başlangıcı demektir. Gittikleri her kasabada sıfırdan bir hayat kurmaya çalışırlar. Bu yolcuklarına ortak olarak ise aileye Mustafa dâhil olur. Ali’nin tek istediği eşinin ve çocuğunun mutlu bir şekilde yaşam sürmesini sağlamak. Her şey ne kadar güzel gitse de Ali’nin haksızlığa karşı sessiz kalamaması sebebi ile devamlı yolculuk etmek durumunda kalıyorlar.
CM101MMXI FUNDAMENTALS
Yıllardır tartışılıyor, hatta üzerinde bazı yorumcular farklı yorumlarda bulunuyor. Acaba Cem Yılmaz sadece komik mi, yoksa biz adam ne dese gülüyor muyuz ? Bu sorunun cevabını sanırım bu gösterisinde fazlasıyla alıyoruz. Fundamentals diğer gösterilerinden biraz olsun durgun fakat espriler yine aynı kalitede ve Cem Yılmaz’ın yaşlanmış olduğu gerçeği gözler önünde.
2007 gösterisinden sonra yayınladığı Soru-Cevap DvD si çok beğenilmiş olsa gerek ki, 2012 gösterisini kayda alıp sinemada bizlerle buluşturma fikrini düşünmüşler. Aslında iyi ki de düşünülmüş diyebiliyorum. 100 tl den başlayan gösteri biletlerini alamayıp bu espri yüklü anları kaçıranlar, İstanbul dışında olup keşke orda olsaydım diyenler vs bunların hepsine alternatif çözüm olmuş gibi. Düşünsenize o espri bombardımanını 10 kişilik arkadaşınızla yan yana izleyebiliyorsunuz. Aman yarabbim gösterideki fiyatlarla biletli olsa ne yapardık. Tüm sülale iflastı. Oysa sinema bileti ne kolay alınıyor dimi :) (böyle dediğime bakmayın, hala 7-8 tl den kaçıp, pahalı diyerek sinemaya gitmeyen bir kesimle yaşıyoruz.)