Bulunduğunuz Kategori: Aile
“Adım, Bruno. - Adım Shmuel.” - Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili pijamalı çocuk.. eminim ki filmin adını duyduğunda “bu ne böyle, ne biçim bir film ismidir..” demiş olabilirsin. Amma velakin işin aslı, tahminin gibi değil. Daha bi iç cızlattırıcı ve daha bi iç yakıcı. Yazar John Boyne tarafından kaleme alınmış olan bu eser 2008 senesinde aynı roman ismi ile sinemaya uyarlanmış bulundu.
Sen ne düşünüyorsun bu konularda bilmiyorum ancak kendi görüşüm olaraktan şunu söylemem gerekiyor ki, bana göre: dikkat edersen klasik Nazi-Yahudi film yapımcılarının ardında çoğunluk olarak hep aynı 3 ülke vardır: Amerika, İngiltere ve İsrail. Bu 3 ülke sağ olsunlar, şuan ki dünya çapında olanları arka plana atarak ya da attıklarını sanarak, Almanları ve o dönemin ayrımcı grubu olan Nazileri bizlere genelleme olarak “öcü” gibi gösterdiler. Tamam bir soykırım var.. Elbette bunu destekler nitelikte bir hareketim yok ancak aşırı derece de abartılı bir şekilde gösterilmesi tamamen dünyanın her yerine erişmelerini sağladı ki buda bir gerçektir. Fakat sen gel gör ki, bugün ki İsrail’i ve Yahudileri. Oturdukları yerde otursalar gam yemeyeceğim inan ki.
“Her birimiz kendi yolumuzda..” - Yeşil Yol
Hayatımın filmi.. Anlatılmaz yaşanır cinsinden. Şu yaşıma kadar onca film izledim ama hiç biri yeşil yolun yerini tutmuyor. Eminim ki ne diğerleri ne de yenileri de tutmayacak. Her insanın ömrümde tutuklu kaldığı bazı olaylar vardır. Yeşil Yol’da benim için o olaylardan birisi. Hele replikleri yok mu? Bu tür filmleri her şeyi anlamaya başladığın yıllarda fark edip izliyorsan, resmen hayatının dönüm noktası haline gelebilir.
“Umut iyi bir şeydir, iyi şeyler asla ölmez.” - Esaretin Bedeli
Umut.. bu yapım için özetlenip söylenebilecek en güzel söz Umut’tur. 1994 senesinde yönetmen Frank Darabont ve yazar Stephen King ustaların önderliğiyle Esaretin Bedeli hayatımıza girdiğinde, eminim ki Umut sözcüğü adına birçok insanın yaşamını olumlu ve ciddi yönde etki eden bir başyapıt oldu kendisi.
Şirinler New York’a Gelirse Neler Olur Sizce?
Çocukluğumuzun vazgeçilmez çizgi filmi şirinler.. Çoğu zaman başlasın diye televizyon başında saatlerce beklerdik. Aslında bu sadece Şirinler için değil Tom ve Jerry, Tweety, Taş devri ve isimleri aklıma gelmeyen diğer çizgi filmler içinde geçerli bir durumdu. Ama şuan bile televizyonda gösterilse hiç sıkılmadan karşısına geçip keyifle izleriz sanırım.
Neyse sanırım konuya dönsem iyi olacak. Yıl 2011.. Şakacı, Sakar, Gözlüklü, Güçlü, Şirine, Şirin baba ve diğer şirinler.. Gene her zaman ki gibi çalışkan ve planlılar. Ama tabi yıllar geçse de bizim şirinler gene aynı. Sakar şirinimiz gene her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmayı başarıyor tabi ki. Bu konuda hiçbir Şirin onun eline su dökemez :DHiçbir zaman “dur” kelimesinden anlamayan söylenenin tam tersini yapan Sakar şirinimizin yaptığı hata nedeni ile
“Pandalar da Kungfu yapabilir.”
Babasının erişte dükkanında umutsuzca çalışan tombik Panda Po’yu ilk çıktığı zaman küçük büyük tüm seyirci çok sevmişti. Bu sevgi gişelerede yansıyıp hasılatı 650 milyon dolara kadar çıkardı. Hollywood yapımcılarına göre bu miktar devam filminin mutlak çekilmesi gerektiğini gösteriyordu, öyle de oldu. Panda Po, 3 yıllık aranın ardından 10 Haziran’da karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
İlk filmde gördüğümüz ejder savaşçısı olma peşinde koşturan Po, artık bu isteğine kavuşmuştur. O, bir ejder savaşçısıdır. Devam filminde de ilkinde olduğu gibi, Korkusuz Beşli: “Kaplan – Turna – Peygamberdevesi – Engerek –Maymun” ve üstad Shifu, yanında yer alıyor.