Geçtiğimiz cuma vizyona giren, Fransız yönetmen Luc Besson’un son filmi ”Lucy”, Besson’un bilimsel teorilere National Geographic belgeseli misali slaytlar eşliğinde yüzeysel bir şekilde dokunarak, aksiyon damarını ön plana çıkardığı film olarak tanımlayabileceğimiz bir yapım.
”İnsanoğlunun beyninin yüzde 10’unu kullanması” gibi yıllardır artık bayat hale gelen bir konuyu arkasına alması dezavantaj ve merak edici bir unsur olmamakla birlikte oyuncu kadrosu ve aylardır dönen fragmanıyla ilgiyi üzerine çekmeyi başarmıştı.
Ve 8 ağustosta vizyona girdi.
Sonuç: Eğlencelik bir film olmuş.
Besson’un istediği neydi bilmiyorum ama ”hadi biz de bilimsel bir film çekelim, eksik kalmayalım” gibi bir düşüncesi olmuşsa eğer maalesef bu düşünceyi filme yansıtamamış. Ben göremedim şahsen.
Bilimsel (aslında ortada olmayan bilimsel) yönünü ele alırsak detaysız, lise bilgisi düzeyinde, herkesin bilebildiği noktalara parmak basıyor ve bu noktada izleyicinin ilgisini çekmeyi başaramıyor. Bir süre sonra da zaten bambaşka bir raya (bildiğimiz Besson tarzına) giriyor.
Peki olumlu yanı yok mu? Kötü bir film mi?
Tüm bu temellendirilemeyen ve baş ağrıtan bilimsel safsatasını bir kenara bırakırsak eğer, kötü bir film gözüyle bakmıyorum Lucy’e. Salondan memnun ayrıldığımı söyleyebilirim açıkcası.
Beklentileri derinleştirmediğiniz takdirde, ”hadi yeni bir The Fountain, Inception izleyelim, bilim-kurguya doyalım” gibisinden bu film için fazlasıyla uçuk sayılabilecek beklentilere kapılmadığınız sürece beğenebilirsiniz.
Luc Besson bir deneme yapmış, sonra maya tutmayınca araya bolca Scarlett Johansson’lu sahnelerin olduğu eğlencelik aksiyon dozunu da serpiştirerek bunları telafi etmeye çalışmış.
Oyuncu kadrosu gayet tatmin edici. Son yıllarda yılda üçer beşer bilim-kurgu filmlerinde gözüken, bundan önce Transcendence’de de gördüğümüz (ki o da mayası tutmayan bir bilim-kurguydu) Morgan Freeman ve filmin en büyük artısı diyebileceğimiz Scarlett Johansson filmi keyifli hale getiriyor.
Evet, filmden akılda kalıcı en büyük unsur Scarlett Johansson. Başrol için çok doğru bir seçim olmuş. Oradan oraya uçuyor, kaçıyor, üstün özelliklerini kullanıyor, yer yer espri de patlatıyor, fena da geriliyor. Daha ne yapsın?
Hangi kulvarda olduğunu bilerek gidin, kafa dağıtın, eğlenin, sempatik Johansson’u görün ama çıkınca da unutun derim. Aksi takdirde bilim-kurgu diyerek giderseniz çok yerden yere vurursunuz.
İyi seyirler.
Güzellik göreceli bir kavramdır!
Bugün sinemaya gideceğim aceba ne izlesem, bakıyorum LUCY diye bir film var, kim oynuyor Scarlett Johansonn, Morgan Freeman bir de fragmana bakayım nasılmış, diyen bir kişi fragmanı izledikten sonra bu filmin bilim kurgu filmi olduğunu düşünürse ya da The Fountain, Inception filmleriyle kıyaslarsa zaten o kişi hayatında hiç film izlememiş izlediyse de otistik bir çoçuğun dönen çamaşırmakinesinin tankına baktığı gibi bakmış anlamına gelir.
Bu film zaten bir bilim kurgu filmi değil fantastik aksiyon filmi… Tipik Luc Besson filmi orda haklısın ama Luc Besson’u tanımadığın da çok belli kusura bakma… Luc Besson deneme yapmaz oturur çeker örnek mi istiyorsun; 1997 Beşinci element bildiğin bilim kurgu dönemin en hit filmlerinden. Fantastik olgusunu filme giydirebilmek için yalnızca bilim konusu olan bir olguyu filmin ana teması içine sokmuş olması onun bilim kurgu olduğu anlamına gelmez. Buradaki durum örümcek adamı ısıran örümcekten hiçbir farkı olmayan bir durum o örümcekte filmde bilim adamları tarafınca geliştirilmiş birşeydi, haa beyin kapasitesi elbette ondan çok farklı bir durum ama kıyaslamaya sokarsakta aynı şey imkansız en azından şimdilik…
Herneyse film Tipik Luc Besson filmi Luc Besson un en iyi filmi elbette değil ama aksiyon dedndimmi Avrupalı bir yönetmen olarak en iyilerden dir. Filmi ben izlediğimde tamda beklediğim gibi çıkmıştı tek sıkıntısı süresiydi biraz kısa gelmişti bana….