Bundan birkaç yıl önce bana Hindistan yapımı bir film önerseler hiç izlemeden direk o filmi elerdim sanırım. Bunun sebebi de sanırım izlemiş olduğum birkaç reklamdı. Saçma bir sebep, şimdi yazınca fark ettim :D
Hani bazı filmler vardır hatta bunlar çok nadir görülür.. Kimi sahnesinde gülmenizi sağlarken, diğer sahnesinde ağlamanıza neden olan, bir başka sahnesinde ise uzun düşüncelere dalmanızı sağlayanlar… İşte bu adamlar bu tür filmleri çok iyi yapıyor. Bugün, birkaç gün önce “Bu filmi izlemeden ÖLME!” diyen bir arkadaşım vesilesiyle seyrettim ve izledikten sonra ne kadar haklıymış diye düşünmedim değil doğrusu :) Bu filmi nasıl anlatacağım size bilmiyorum ama denemeden zarar gelmez sanırım çünkü insanı bayağı bir etkisi altına alıyor..
Hayata karanlık ve sessizlik içinde merhaba demek.. Kendi karanlığı ve sessizliği içinde hayatı kendi doğrularıyla tanımaya çalışan Michelle’in davranışlarına artık dayanamayan ailesi kararını verir. Hiçbir tedaviden cevap alamadığı için ilk çocuklarını akıl hastanesine yatırmayı düşünürken son bir umut ile bir öğretmenin varlığından haberdar olurlar. Sağır ve kör olan gençlerin hayatı tanımasına yardımcı olan bir öğretmen.. Hangi ana baba zaten umutsuzluğa düşüpte tüm arayışlarını sonlandırır ki?
Bugüne kadar kızlarına karşı çok dikkatli davranan ve her isteğini yapan aile karşısında sert bir hocayı görünce bu eğitimin sonlanmasını ister.. Ki haklılar da yani.. Bazen sinirlense de insan bağırıp çağırsa da hiçbir zaman sert bir dil ile çocuğuna bağırmaya kıyamaz ya; hele ki çocuğunda bir hastalık varsa üzerine de daha çok titremez mi aile?? Fakat öğretmenimiz Sahai ise tam tersini düşünmekte.. Eğer ki Michelle yanlış bir davranış sergiliyorsa, ona bunu sert bir şekilde anlatıp doğruyu yapmasını sağlamalı ve düştükçe kendi kendine ayağa kalkmalı. Önünde zorlu bir süreç olduğunun farkında ve uygulamış olduğu derslerin başarısızlıkla sonuçlandığında vazgeçmeye başlasa bile umudunu yitirmeden ilk amacı olan çevresindeki şeylerin anlamlarını, isimlerini öğrenmesini sağlamaya çalışıyor..
Tam 20 gün.. Michelle’in kendi doğrularından vazgeçmeye pek de niyeti olmamasına rağmen 20 gün boyunca doğru bildiği şey üzerinden giden Sahai en sonunda bir sonuca varıyor ve artık etrafındaki nesneleri tanıyabiliyordu öğrencisi Michelle. Özellikle küçük kızın babası Sahai’nin yöntemlerini beğenmemesine rağmen görmüş olduğu sonuç karşısında bu eğitimi kabul etmeye karar veriyor..
Tabi bu bir başlangıç Sahai ve Michelle’in önünde upuzun, zorlu bir yol var. İkisi birlikte bizlere, umutsuzluğa kapılmadan hayatı tanımamızı, zorluklar karşısında nasıl başarıya ulaşabileceğimizi gösteriyor açıkçası.. Filmin her sahnesinde düşünmemizi, ders almamızı sağlıyor. Burada kesmezsem eğer filmin tüm detaylarını sanırım anlatacağım e tabi o zaman da izlemenize gerek kalmayacak :D
Benim hikayemdeki dünya farklı.
Sesler sessizliğe dönüşür..Aydınlık da karanlığa.
Benim dünyam bu…
Ne görülür, ne de duyulur.
Benim dünyamın tek bir ismi var: Siyah!
Filmi izledikten sonra etkisinden kolay kolay çıkamayacaksınız bunu size söyleyeyim. Hatta film listeniz varsa eğer ilk sıralara doğru yerleştireceğinizden de hiç şüpheniz olmasın. Tabi birde Hint filmlerine karşı ilginiz de başlayacak.. Son bir uyarı daha yapmak istiyorum bu filmde ağlamak, yok ben öyle her yerde ağlayamam ağır başlıyım diyorsanız eğer gözünüzden bir iki damla yaşın akması garantidir.. Yanınıza selpak almanızda yarar var :D
Ben de 3 Idiot’su izlemeden önce Hidistan filmlerini sevmezdim. 3 Idiots’da Aamir Khan kendini bayağı bir göstermiş. Daha sonra da A.Khan’ın Taare Zameen Par filmini izledim. Şimdi oyuncularını bilmiyorum ama Black ve My name is Khan’ı ekliyorum hemen listeye.
Bu filmi izlemem gerekenler listesine alıyorum. Bakalım dediğin kadar var mı :) Ayrıca “My name is Khan” adlı film de bence üst sıralarda yer almalı ;)