23
Oca

Ya yaşama şansınız yüzde 50 olsaydı? - 50 / 50

Her gün ya da 2 günde 1 film izleyeyim diye bir düşünceye kendimi inandırıyorum ama olmuyor. Bu yabancı diziler yüzünden film keyfim bile yarıda kaldı. Haftada 1 ya da 2 haftada bir anca film seyredebiliyorum. Haliyle makaleler de gecikiyor. Neyse artık filme döneyim ben.. Filmin ismi biraz değişik gelmişti afişine de bakınca tamam bu filmi izlemeliyim dedim.

Normal de çok fazla dram sevmem. Hele ki belli bir hastalık üzerine yapılan filmleri izlemem pek. Örneğin hala “Kız Kardeşimin Hikayesi” filmini izlemedim. Ama en yakın zamanda izlesem iyi olacak sanırım. Konu gene yavaş yavaş uzamaya başladı ben toparlamaya başlasam iyi olacak sanırım :) Karadenizli olduğum için bu hastalığa pek de yabancı değilim belki de bu yüzden izlemeyi de tercih ettim. Son olarak şunu belirtmek istiyorum filmde bazı sahnelerde tebessüm etmeye hazır olun.

Henüz 27 yaşında olan bir gencin sırtında ki ağrıdan şikayetçi olması ile başlıyor filmimiz. Bu ağrıların sebebini öğrenmek için hastaneye gidiyor ve gerekli testler yapıldıktan sonra kanser olduğunu öğreniyor. Tabi doktorun bunu pat diye söylemesi sonucu kısa süreli bir şok yaşıyor. Hastalığının tam ismini öğrenip internette araştırma yapıyor ve karşısına çıkan sonuç ise “Hayatta kalma oranı: %50” İşte tüm hikaye bundan sonra başlıyor.

Hastalığından haberdar etmek için şehir dışında yaşayan ailesini yanına davet ediyor. Ama hiç de düşündükleri gibi gitmiyor konuşma. Nasıl gitsin ki zaten? Hem hasta olan için zordur hem de aile için. Bir nevi insan bir anda umutsuzluğa kapılıyor elde olmadan.

Bu gibi durumlarda bir yardıma ihtiyacımız var sanırım. Ruhsal çöküntüye neden olmamak için Adam psikolojik destek almaya başlıyor. Psikologda da bu konu da uzman değil henüz 24 yaşında doktorasını yapan genç bir bayan ve görünce şaşırıyor haliyle. Böyle ciddi bir hastalıkta çok fazla tecrübesi olmayan birinden yardım almak? Aslında bu ikisi için de bir eğitim olacak diyebiliriz.

Adam, kemoterapiye başlamıştır artık ve kemoterapi gören diğer kişilerle tanışmıştır. Fakat Adam’ın onlardan tek farkı genç yaşta bu hastalığa yakalanmasıydı. Git gide daha samimi olmaya başlıyor onlarla ve daha sık görüşmeye başlıyorlar. Ama kanser işte aniden insanı alıp götürebiliyor. Bir kaç gün sonra aralarından bir kişi vefat etmiştir ve bu adamı oldukça çok etkilemiştir. Bunlar yetmezmiş gibi bir de sevgilisinin onu aldattığını öğreniyor. Her şey üst üstte mi gelir şu hayatta ya?

Hastalığa alışma süreci devam ediyor psikolog ile bazen atışsalar da iyi anlaşmaya başlıyorlar ve hastalık boyunca yanında olan en iyi arkadaşı da onun iyi vakit geçirmesi için elinden geleni yapıyor. Ama artık Adam tedaviye yanıt vermiyor ve tek şansı ameliyat…

Ama yaşamak için sadece yüzde 50 şansı var…




Bunları İncelediniz mi?

İster kum tanesi olsun, ister kaya.. İkisi de aynı şekilde batar suya..

Son zamanlarda bir merak sardım bu Kore yapımı filmlere. Bidusun‘un önerisi ile bu akşam Oldboy filmini seyrettim. Filme nasıl giriş yapacağımı bilemedim.. İzlediğiniz tüm intikam filmlerini unutun bir kere. Senarist … Devamını oku..

Pedalın Kalbi Zeytinli Rock Festivali’nde Müzik İçin Çarpıyor..

Normalde sitede izlediğim filmleri kendimce yorumlamaya çalışıyorum ve sinema dışına çıkmamam gerekiyor. Ama bugün mail adresime gelen bir basın bülteniyle bu organizasyon ile tanıştım ve hoşuma gitti. Aslında film gösterimleri … Devamını oku..

“Belki Amerika’da öyledir, İrlandalı!” - Captain Phillips

İngiliz asıllı yönetmen Paul Greengrass’in, Hollywood yapımı filmlerinden sonuncusu diyebiliriz. Bloody Sunday’den sonra çok daha naif kalmış; gerçeğe dayanan hikayesi ile aslında ince bir sistem eleştirisi de yapmaya çalışmış fakat … Devamını oku..

© Copyright 2010-2014 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress